İÇİ AYRI, DIŞI AYRI…
   Amerika kökenli bir gazete ve onun yazarı; darbeciler için ‘iyi çocuklardı’ diyor.
   Açığa alınan iki vali yardımcısını tanıyan biri; ‘en sevilen insanlardı’ diyor.
   Gözaltında bulunan bir kaymakam için; ‘halk tarafından çok seviliyordu’ deniliyor.
   Tüm bunlardan çıkan sonuç şu;
   Çok seviliyorlardı
   İyi insanlardı
   Bu üç olayda da aynı bakış açısı var;
   Darbeciler ve onları destekleyenler iyi insanlarmış.
   15 Temmuz’da olanlar olmasa
   2 500 yakın kimse yaralanmasa
   245 şehidimiz olmasa
   Darbeye kalkışılmasa
   Gazi Meclis bombalanmasa, polislerimiz şehit edilmese, halka kurşun sıkılmasa, tanklar insanları ezmese, insanların üzerine ateş edilmese vs. vs. bu insanlara ‘iyi insanlar’ diyebilirdik, belki de….
   Fakat
   Tüm bunlar olduktan, yaşandıktan, bu ülke insanı olarak çok uzun ve kanlı bir gece geçirdikten sonra halâ onlara; ‘iyi insanlar’ demenin mantıki yanı var mı?
   Bu ‘iyi insanlar’(!) bir gecede mi canavarlaştılar?
   Bir gecede mi ölüm makinası haline geldiler?
   Birden halk düşmanı oldular
   Birden bire ‘kötü adama’ soyundular
   Elbette hayır!
   Hiçbir şey birden bire olmamıştır.
   Olamaz da
   Bu insanlar bir amaç için yetiştirilmiş, kamufle edilmiş, kendini saklamanın yolları öğretilmiş, insanlarla iyi ilişki kurmanın gereği telkin edilmiştir.
   Kendini saklamanın en iyi yolu da bu değil midir?
   Kendilerini sevdirmiş, yardımsever gözükmüş, yüzünden gülücükler eksik olmamış, herkese ‘mavi boncuk’ dağıtmışlardır.
   Tüm bunlar bile ‘kan donduran bir planın’ aracı olduklarının ipuçlarını vermektedir.
   Dindarlıklarını(!) gizlemişler, oruç tutmamış, namaz kılmamış, hatta hiç istemedikleri halde ‘Atatürkçü görünmeyi’ başarmışlar, insanları aldatmışlardır.
   Bunlara Hasan Sabbah parmak ısırır, kıskanırdı.
   Bunlar, dünya üzerinde var olan ölüm makinalarının en acımasızı, en gaddarıdırlar.
   Ülkemize ve milletimize geçmiş olsun, diyorum.