Onu, bir inşaatın önünde gördüm
Çalışıyordu
Kendisini işine vermiş, etrafı ile hiç ilgilenmiyor, kafası yerde mütemadiyen çalışıyordu.
Selam verdim
Başını kaldırdı. Ciddi, biraz da şaşırmış bir tavırla selamımı aldı, yine çalışmaya devam etti.
Çalışmayı seviyordu anlaşılan
Nereli olduğunu sordum
Diyarbakırlıyım dedi
Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı bir köyden olduğunu, Nevşehir’e çalışmak için geldiğini söyledi.
Terör örgütünün yoğun olarak varlığını sürdürdüğü bir bölgeden kalk gel, rızkını aramak için inşaatlarda çalış, devletine ve milletine asi olma…
Bunlar küçümsenecek meziyetler değildi
Evli olup olmadığını sordum;
‘Evliyim, bir de çocuğum var’ dedi
Nevşehir’e yerleştiğini, ailesinin Diyarbakır’da kaldığını, ara sıra Diyarbakır’a onları görmek için gittiğini söyledi.
Sadece sorularıma cevap veriyor, cevap verdikten sonra çalışmasına dönüyor, işini bitirmek için gayret sarf ediyordu.
Sakalları uzamış, yüzleri bakımsızlıktan çökmüş, saçları tozlu ve karmakarışıktı.
Devamlı çalışıyordu
Sanki başında görünmeyen bir amiri vardı da onu kızdırmak istemiyordu.
Sakin, hayatın akışına kendini bırakmış, sadece çalışmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yapısının olduğu görülüyordu.
Terör olaylarını sorup onu üzmek istemedim
Biraz daha yanında durduktan sonra ‘kolay gelsin’ diyerek ayrıldım…
Teşekkür etti.
Tekrar işine daldı gitti
İkindi namazı yakın olduğu için camiye gittim, namazı kıldım, tam kapıdan çıkarken ona rastladım.
Beni fark etmedi bile
Koşuştura koşuştura gelmişti. Namazını kılıp tekrar işine dönecekti.
Düşündüm
Onu buralara sürükleyen, rızkını aramasını sağlayan, terör örgütü ile arasana sınır koyan inancıydı…
O inanç, onu ayakta tutuyor, yaşam arzusu ve rızkını helal yollardan kazanması için müthiş bir enerji veriyordu.
Vatanına ve milletine asi olmuyor
Devletine karşı çıkmıyor
Onu, eli silahlı dağlarda gezen eşkıyadan uzak tutuyordu.
Bunu sağlayan, içine sağlam bir şekilde yerleşmiş inancıydı.
İyi ki inancı vardı!
İyi ki İSLAM vardı!
Ve İslam onu kötülükten koruyan bir kalkan görevi görüyordu…