FETÖ soruşturması derinleştikçe, iş dünyasının bu terör örgütüyle ilişkileri de birer birer deşifre olacak. Ya iş dünyasının uç beyleri çıkıp, FETÖ'nün hangi tehdit ve şantajlarla kendilerini soyduğunu anlatacak ya da bu işi devletin savcıları ve polisleri yapacak.
İş adamı Ali Ağaoğlu'nun, FETÖ'nün firari savcısı Zekeriya Öz'ü, Dubai'ye tatile göndermesinin ardından ortalık karışmıştı. Zekeriya Öz, tatile kendi parası ile gittiğini iddia etmiş ve uzman olduğu sahte delil tecrübesini kullanarak, Dubai'deki otelden sahte faturalar alıp kamuoyuna açıklamıştı. Kimse yemedi tabi. Ali Ağaoğlu, gerçek faturaları koydu Zekeriya Öz'ün önüne. Ağaoğlu'nun yaklaşımını hepimiz FETÖ ile mücadele çerçevesinde alkışladık. Ama hiçbirimiz Ağaoğlu'na Zekeriya Öz'ü niye bu pahalı tatilde ağırladığını sormadık. Eminim ki Ağaoğlu, FETÖ'cü savcılara ve hakimlere kıyak yapan tek iş adamı değil. Sırayla hepsi çıkacak ortaya.
Şimdi Zekeriya Öz'e rüşvet veren çok ama çok ünlü bir iş adamından bahsedeceğim. Adı şimdilik bende saklı kalacak. Gerekirse açıklarım.
Bir Milyon Liralık Dükkan
Bu ünlü iş adamımızın yargıyla başı derttedir ve bu sorunu çözecek en etkin isim de Zekeriya Öz'dür. Çok ünlü iş adamı, Zekeriya Öz'le kuytu bir kafeteryada kahvelerini yudumlayıp derdini anlatır. Sorun çözülebilir bir sorundur. Ancak Zekeriya Öz, halledeceği yargı sorunu karşılığında küçük bir hediye talep etmektedir. Nakit para almayı onuruna yediremeyen kahraman savcı, şeytani bir talepte bulunur. Ünlü iş adamının uhdesinde bulunan (Bayisi olan), Aksaray'daki bir iş yerine göz koyar. Bu yaklaşık bir milyon lira değerinde bir iş yeridir. Ancak bir sorun vardır. O iş yerini başka bir iş adamı (Esnaf diyelim) çalıştırmaktadır. Adamın elinden dükkanını almak kolay değildir. Değildir ama Zekeriya Öz “ille orası” diye tutturur. Cirosu yüksek bu iş yerinin bir yakınına verilmesini talep eder. Bu talep aslında ünlü iş adamı için leblebi çekirdektir de, dükkanı işleten esnaf nasıl ikna edilecektir? O aklı da iş adamına yine Zekeriya Öz verir. İş adamı, bayiye yeni açılan iş merkezlerinden birinde yeni bir iş yeri önerir. Büyük patronla papaz olmak istemeyen orta halli esnaf da kabul eder. Ve Aksaray'daki o iş yeri, beş kuruş ödenmeden Zekeriya Öz'ün yakınının üstüne geçiverir. İyi de Zekeriya Öz, koskoca savcı, her akşam gidip dükkandan hesap alıp, ciroyu soracak değil ya! Çözüm oldukça basittir. Zekeriya Öz'ün yakını, iki ay sonra dükkanı bir başkasına yaklaşık bir milyon TL'ye satar. Para Zekeriya Öz'e ne şekilde aktarılır, nasıl verilir orası şimdilik meçhul. Ya da bir milyon lira Zekeriye Öz'ün değil de FETÖ'nün kasasına mı gider, belli değil. Ama hiçbir şey gizli kalmaz değil mi? Doğruların er ya da geç ortaya çıkmak gibi genetik bir özelliği vardır.
Zekeriya Öz, FETÖ'nün kara kutusu olduğu için ilk furyada yurt dışına kaçırılanlardan oldu. Elini çabuk tutmasa şimdi yediği tüm haltları itiraf ediyor olacaktı. Elbet bir gün hesap verecek.
İtiraf edecek olan sadece Zekeriya Öz ve iş adamlarını soyup soğana çeviren FETÖ örgütü değil. Bu soruşturmalara yardımcı olmak adına o iş adamlarının da konuşması gerekiyor. Şantaj ve tehdit konuları hala FETÖ'nün kasalarında kilit altında tutuluyor olabilir. Ne zamana kadar, bu korkularla yaşayacaklar? Belki de devletin, FETÖ'nün elinde bulunan tehdit ve şantaj konularına muhatab olabileceklerle ilgili bir çalışma yapması gerekiyor. Bu bir af mı olur, ne olur bilemem. Ama bir çözüm bulunmazsa, FETÖ şantaj ve tehditlerle bu insanları kendi adına kullanmaya, en azından susturmaya devam edecektir.