YÖRESEL TARİHİMİZDEN İZLER-2

                TAŞ EVLER VE YAPILAR

            Taş evlerin tasvirini yapacak olursak, atalarımızın bizlerden daha kaliteli yapılarda ikamet ettiklerini anlarız. Evler ister bahçeli olsun, ister hayatlı olsun, ister bahçesiz her hangi bir sokakta olsun her evin bir güzelliği ve özelliği bulunmaktaydı. İnsanlarımızın ataerkil bir aile sisteminde yaşadığından öte, komşular ve akrabalarla sayısız emniyet ve samimiyet eksenlerinde mutlu yaşadıklarını görürüz. Yöresel tarihimizi araştırıp incelemeye başladığımdan beridir Nevşehir’e mahsus bazı özelliklerle her zaman karşılaştım. Bunlardan birincisi insanın ve doğanın kıymet biçilemez değeriydi. Hayvanlarda kıymetliydi. Çocukluğumdan gençliğime kadar Nevşehir’de işlenmiş bir cinayetin kritiklerini defalarca dinlemiştim. Demek ki Nevşehir'de böyle bir kötü olay olmuyordu. Bir insan karakola şikâyet edilmeden önce en az 4-5 kez süzgeçten geçer ve yaptığından vaz geçirilmeye çalışılırdı. Hiç kimse suçun üstünü örtmezdi. Bilakis ifşa edilirdi. Bu durumu iki örnekle izah etmeye çalışalım. Ayakkabıcılar çarşısında bir çırağın kalfa olması, bir kalfanın usta olması çok ciddi bir işti. Büyük ustalar tarafından imtihana tabi tutulur verilen iş en ince detayına kadar incelenirmiş. Ayrıca ustalığın ve kalfalığın sosyal tarafları da bilinirmiş. Sonuç; Geldiği merhaleyi hak etti mi? Esnaf ola bilir mi? Özellikle esnaf ola bilirlik çok önemliydi. Bu yüzden insanlar efendi olmak zorundaydı. İkinci örnek, tartısında veya sattığı malda hile yapan esnafın döşüne ve sırtına yaptığı hile yazılır ve çarşı ağaları tarafından çarşıda gezdirilirmiş. Bu çok büyük bir yaptırımdır. Sevginin ve saygının yanında kanunların eksiksiz uygulanması elbette ki birçok suçu önlediği gibi yöremizde “Aile terbiyesi” dediğimiz eğitimin kalitesini de göstermesi açısından gerçekten önemliydi.

            Konumuza dönecek olursak, mahallelerde evlerin oldukça sıkışık olduğunu da görürüz. Damdan dama gayet rahatlıkla bütün sokak gezile bilirdi. Damlar toprak örtüyle kaplıydı. Çatı görmek oldukça nadirdi. Çatı yapıla bilir miydi? Elbette yapıla bilirdi. Özlerde kavaklıklar vardı. Avanos kiremitlerine ulaşılmak diğer bölgelere ve şehirlere nazaran daha yakın ve kolaydı.  Bence bunun nedeni evlerin dip dibe olmasında çıka bilecek bir yangına mahal vermemek, bağlardan gelen zerzevatın hazır kurutulma yerlerinin olması, ayrıca üzüm çubukları kapalı alanlarda çok çabuk yıpranıp çürümesini önlemektir. Zira bu bağ çubukları elzemdir. Kayıtlık ekmek yaparlar lazımdır, pekmez kaynatırlar lazımdır, her gün küçük tandır yanar yine bağ çubukları lazımdır. Çubuklar damın tollarına (Tek sıra duvar) düzenli bir şekilde dizilir. Bu manzaranın eve bir güzellik kattığına inanırım. Dama dam kapıdan geçilirdi. Yağmur yağdığında kurutulmak istenen zerzevat buralara alınırdı. Dam kapının üzerine çıkmak için küçük bir kavak merdiven devamlı yerinde dururdu. Karı kürümek için kürüme küreği de dam kapının yanında dururdu. Yağmurlarla, karlarla yumuşayan dam örtüsü olan toprak tam tuvallağı( yuvarlağı) Genellikle kara kepezden, Kavak kepezi de dediğimiz nispeten sert taşlardan silindirik bir şekilde yapılırdı. İki tarafındaki deliklere demir kollar yelleştirilip bu ağır malzemenin dönmesi sağlanırdı.  Sonradan damın üstüne beton atmak yaygınlaşmıştır. Uygun yerlere takılan çötlenler(Bir nevi boru) yağmur ve kar sularını tahliye ederdi.

                                                           …

1950’li yılların başlarında çekilmiş Nevşehir fotoğrafı. Koruma altına alınması gereken bir yapı halen durmaktadır. Fotoğrafı biraz detaylandıralım. Fotoğrafın çekildiği yerde bu gün Spor İl müdürlüğü bulunmaktadır. Nevşehirli bu yolu genel olarak bağa gidip gelmede kullanırdı. Dedeoğlu arşivi.

Karacami ve civarı Kemerli yapıların bolluğu ve güzelliği dikkat çekmektedir. Yeşilliğin bolluğundan susa görülmemektedir.

30 Ağustos İlk Okulu ve Kale görülmektedir. Burada dikkatimizi çeken husus ise Nevşehir’in doğu sınırının keskin bir şekilde bitmesidir. Müthiş bir sel yatağı olan Borus Vadisi sadece özlerle ve ağaçlarla bezenmiştir. Evimiz yine aynı yerlerde olması nedeniyle sel geldiğinde evimizden seli seyrederdik. Zamanında su değirmenlerini döndüren bu vadi çok güzel pınarları, ötücü kuşları ve zümrüt gibi yeşilliğe sahipti. Genelde kalenin doğu yamaçlarındaki halk en kısa yoldan özlere ulaşır ve ekim dikim yapardı. Suyunu iyi bir şekilde alan dallar birbirleriyle yarışırdı. Örneğin sarıerik yöremize endemik bir ağaçtır. Eleştirmek için söylemiyorum. Yöremiz özelliğini taşıyan evler yok olurken, Borus Çayın suları da yok olmuştur. Bunun yanında bu sel yatağına kalıcı yapılar yapılmıştır.

                                               …

                        TAŞ EVLERİN ÖZELLİKLERİ

            Bahçe veya hayattan girildiği zaman boş damlar olurdu. Biri odunluk ve tandır evi olarak kullanılırken, diğeri; Küp, küpecik, bağ malzemeleri ıvır zıvır deposu olarak kullanılırdı. Tandır hemen hemen her gün yakılır ve yemek pişirmek için kullanılırdı. Evlerde bunun için iki tandır bulunur, diğeri de ekmek yapmak, pekmez kaynatmak için kullanılan büyük tandırdı.

            Ahır evin altındaki kaya damda bulunurdu. Kiler ve ayrıca oluşturulmuş peynir kileri ayrı olarak yapılmıştı. Her evde peynir döndürme yeri (Peynir kileri) olmazdı. Komşular ve tanıdıklarda burayı kullana bilirlerdi. Çömleklerini belirlemek için ya özel bir boya değdirirler ya da renkli iplerle çömleklerini işaret koyarlardı.

Kurşunlu cami ve çok gayeli erkek sanat ortaokulu görülmektedir.

            İnsanlarımızın ikamet ettiği yerler genelde üst kattı. Divanhane=Düvenhane ve oraya açılan kapılar. Banyo yerine hamamlık vardı. Odalarda bulunurdu. Kullanılmadığı zamanlar tahta tapağı ile kapatılır üzerine muşamba veya kilim örtülürdü. Sıcak sular tabi ki tandırda ısıtılmış olarak gelirdi. Günümüze bakıyorum da banyo gerçekten kolaylıktır. Demek ki hamamlar da bu yüzden kullanılıyordu.

            Odalarda sedir bulunurdu. Sedirin altına kalabalıklar konur öyle muhafaza edilirdi.  Kışın soğuk günlerinde sobayla ısınılır ve ayrıca kapılarda kalın örtüler olurdu. Dam hezenlerin örtüsünün üzerindeki toprak tabaka, duvarların kalınlığı ısı yalıtımı yapsa da tavanların yüksek olması ortamı soğuturdu. Daha önceleri iskemleler kurulur, soğuk kış gecelerinde iskemlenin yorganı ile örtülüp sohbetler yapılırmış. Çocuklar masalların en krallarını dinlerlermiş. Böyle bir ortamda elbette ki insanlar daha erken yatar ve erken kalkarlarmış.

            Bahçe girişindeki ıvır zıvır odalarının damları taraş olarak kullanıldığını gördüm. Kadınlarımız buralarda nane, maydanoz, soğan gibi yeşilliklerin yanında buldukları her kabın içinde ve saksılarda çeşit çeşit çiçekler yetiştirirlerdi. Hemen hemen her evin birkaç tane asması olur, bunlarla da taraş olarak kullanılan yerdeki oturma mekânlarına çardak yaparlardı.

            Horasan harcı sonradan unutuldu. Bu binaların yapımında kullanılmış olsaydı eminim ki daha kalıcı olacaktı. Kurşunlu Cami, Kara cami bunlara örnektir. Cumhuriyet mahallesindeki gavur hamamı da bunlara örnektir. Hatta değirmenlerin araştırmasını yaparken Borus çayının yatağında bulduğumuz taş ve harcı o kadar sene üzerinden su geçmesine rağmen harçla taş bozulmamış bile… Horasan harcı ile ilgili makalemde detaylı bir şekilde üzerinde durmuştum. Ya değilse çimentonun ömrü 40 yıl kadardır. O yıllardan sonra çimento aslına döner. Horasan harcı ise taşa dönüşür ve bina ile birleş i verir.

            Yöresel tarihimizden izler bahsine Allah izin verirse devam etmek isterim. Sizlere saygı ve selamlarımı sunarım.

            Böyle bir evde yaptığım çekimleri sizlerle paylaşayım. Yer; Beddik Mahallesi Dedeler sokağı.

Tavanın hezen örtüsü (Genelde reçineli ağaçlar tercih edilirdi) Peynir kileri ve iç çekimi. Hışır (Ponza suyu ve serinliği tuttuğu için tercih edilmektedir. Dikkatini zı çekti mi bilmem Nevşehir’in içinde dahi ponza madeni bolca bulunmaktadır. Dedeoğlu arşivi.

Kiler Dedeoğlu arşivi.

Şırahneli (Şıra hane) Bağlardan gelen üzümler burada çiğnenip özel bir çötlen vasıtasıyla kaplara alınırdı. Günümüzde taze çuvalların içinde çiğnenmektedir. Dedeoğlu arşivi

Tandır kalıntısı. Dedeoğlu arşivi.

Sulusaray taşından yapılmış küp kapakları. Dedeoğlu arşivi.

Kapı girişi aydınlatma penceresi. Korkuluk demirinin kaynak kullanılmazdan evvel perçinlerle tutturulurdu. Yukardaki resimde güzel bir örneği sergilemektedir. Dedeoğlu arşivi.

Terk edilmiş evdeki (Günümüzde bu ev yıkılmıştır.) Adnan Menderesin Fotoğrafı Dedeoğlu arşivi.

Evlerde kalan kediler. Öyle ya, ev sahipleri apartman dairelerine taşındılar. Oralarda bu hayvanlara yer yok. Kedilerin işleri bitti. Bittiği yerde bırakılmışlar. Dedeoğlu arşivi.

Çekim yaptığımız evin pencereleri. Dedeoğlu arşivi.

Yıkılan başka bir ev. Burada dikkati çeken binanın çıkartmasındaki estetiktir. Benzer fotoğrafı Kara Soku Mahallesinde de çekmiştim. Bu ev tescilli bile değildi. Zira levha bile görmedim. Dedeoğlu arşivi.

Bir detay fotoğraf. Duvarın yola yıkılmak üzere olduğu görülmektedir. Dedeoğlu arşivi.

Aynı konuyu anlatan başka bir fotoğraf. Dedeoğlu arşivi.

Güzel ve eski bir ev örneği.Beddik Mahallesi. Dedeoğlu arşivi.

Sulusaray taşından yapılmış eski bir bina. Bu fotoğraftaki evin çıkartması da yöremizde yaygın olarak kullanılmaktaydı. Dedeoğlu arşivi.

Ev ve İnsan. Dedeoğlu arşivi.

Enteresan bir fotoğraf. Nevşehir’in il olması da 20 Temmuz, Kıbrıs’ın kurtarılması da 20 Temmuz. Fotoğraf Kıbrıs çıkartmasından önce bir bayram sırasında çekilmiş. Evet 20 Temmuz Kıbrıs’ı katillerin, zorbaların elinden kurtarmaya yetti. Dedeoğlu arşivi.

Başka bir fotoğraf. Kaya oyma dam Kara caminin altında bulunmaktadır. Dedeoğlu arşivi.

Önceki makalemde Camiatik Mahallesi Kapısız Sokakta bulunan ve tarihi dokuya sahip üç evden sadece kalan kapısızoğlu Rıza amcaların evi. Ana pencerede renkli camları ilk bu evde görmüştüm.