ACI BAKLA, ACI DÜLEK VE ACI MARUL BİTKİLERİNİN TANITILMASI
Bazı bitkiler zaman içinde unutula biliyor, doğada önce azalıp, sonra sessizce kaybolup gidiyor. Günümüzde bunları önlemek için çalışmalarda yapılmaktadır. Tükenmiş (EX- EXTINCT) Habitatlarında bulunamayanlar için kullanılmıştır. EW Doğada tükenmiş, CR- çok tehlikede,EN Tehlikede, VU zarar göre bilir, LR-Az tehdit altında gibi katagorilerde değerlendirilmktedir. (Türkiye bitkileri kırmızı kitabı. Van 100. Yıl Üniversitesi- Türkiye Tabiyatını koruma derneği) Önceki makalelerimde de bahsetmiştim. Bitki taramaları yapılsa da tam bir envanterin henüz sonuçlandırılamadığını tahmin ediyorum. Zira Anadolu’nun bitki hazineleri çok zengindir. Ayrıca; İran-Turan bitki bölgesi, Avrupa-Sibirya bitki bölgesi ve Akdeniz bitki bölgesi gibi üç bölge Anadolu’da bulunmaktadır. Bu nimet dünyanın başka bir yerinde bulunması çok nadirdir.
Yabani , nadir ve endemik bitki bahçeleri beldiyeler tarafından yapıla bilir. Bu yapılanmaya okullar ve üniversiteler de dahil edilirse farkındalık artarken, botanık bilminin halka inmesi sağlanır. Hazırlanacak olan tohum bankaları floramızın geleceğini güvence altına almasını sağlamış olur.
Eskiden atalarımız bu bitkileri tanırlarmış. Su bol olduğu için her bitki daha kolay yaşarmış. Yağmurların kesilmesi, suyun topraktan da çekilmesi neticesinde bu önemli bitkiler kaybolmaya başlamış. Yerini istilacı türler almaya başlayınca anız yangınları, henüz daha tanıdığımız, tanımadığımız bitkiler yok olmaya başlamış. Bunun yanında orman ve anız yangınlarında daha profosyenel çalışmalar yapılmaktadır.
Her bitkide onlaca fito kimyasal bulunmaktadır. Bunların bir çoğu çok kıymetliidir. Ekonomk düşünecek olursak bu işin ekmeğini başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkeleri yemektedir. Ülkemizde yabani olarak yetişen bir çok bitkinin tarımını bile yapmışlar.
Bu yazı dizimde sizlere bitkilerin heyecanlı ve fantastik dünyasını tanıtmaya çalışacağım. Bir hobi edinmek isteyen her vatandaşımın bitkileri tanımaya çalışması hayatına bir heyecan getireceğine inanıyorum.
ACI BAKLA-Lupinus albus
Yöremizde sadece tohumları bilinen bir bitkidir. Bu bitkinin faydalarının çok amaçlı olmas,ı bitkinin önemini artırmaktadır. Toprağı besleme özelliğinden dolayı doğal güpre olarak yetiştirilmesinin yanında mükemmel bir peyzaj bitkisidir.Kelebek biçimli genel olarak beyaz renkte ve uçlarının mavi olmasının yanında çok renkli acı bakla türleride üretilmektedir.
Genelde 100 Cm büyüye bilen tek yıllık otsu bir bitkidir.
Acı bakla yalın haliyle kullanılırsa zehirli bir bitkidir. Ancak, kaynatmak veya kavurmak bu bitkinin zehri elimine edilmektedir.
Acı baklanın doğadaki hali.
Bitkinin halk arasında kullanım şekilleri ; Bitki tohumları güçlendirici, idrar ve adet söktürücü olmasının yanı sıra şeker hastalarıda bu tohumları şeker düşürmek için kullanmaktadırlar. Parazit düşürücü olması da bitkinin özelliklerinden biridir.
Bu bitkiden yararlanmak için bünyesindeki zehiri; Kaynatıp suyunu dökmek veya kavurmak suretiyle yok ettikten sonra kullanmaktadırlar. Acı bakla tohumlarını kavurup, kahve değirmeninde çekmiştim. Türk kahvesinde de uygulama yaptım. Sade kahve zaten şeker düşürme eyilimindedtir. 1 tatlı kaşığı kahveye, yarım çay kaşığı acı bakla kahvesi katıp içmekteyim. Elbette ki faydalarını görmekteyim.
Yeri gelmişken nohut dan (Cicer arietinum) kahveside yapmıştım. Hazırlanan kahveye bol köpük üretimiyle özelliğini göstermişti. Nohut kahvesinin de Türk kahvesinde uygulana bilir alt yapısı vardır.
Acı dülek Ecballium Elaterium çiçek, bitki ve yaprak.
ACI DÜLEK-( Ecballium Elaterium)
Çok enteresan bitkilerden biridir. Yöremizde sinüzüte karşı nadir de olsa kullanılmaktadır. Zehirli bir bitki olduğu için kullanmadan önce doktora sorulması lazımdır diyeceğim lâkin, eczanelerde bunun muadili ilaçlar olması, doktorun bu bitkiyi tanıyor olması, bitkinin hazır zehirl olması aslında bu bitkiyi kullanmamamız açısından daha doğrudur diye düşünmekteyim. Zira kullananları gördüm ve konuşmuştum. “ Hayatımda böyle bir acı duymamıştım. Sanırım sinüzüt de bu acı sayesinde boşalmıştı. Bir daha kullanmak mı? Sinüzüt acısına razıyım.”
Bitki alemi çok enteresan bir alemdir. Birbiriyle alakası olmayan fakat şeklen birbirine benzeyen bitkilir vardır. Daha önemlisi bir bitkinin kimliğinden % 99 emin olsanız dahi yanılma payınızın da yüksek olduğunu unutmamak gerkmektedir. Bu olay mantarlarlarda daha sık rastlanmaktadır. Bitki başlıklarında Latince isimlerini yazmam bu gerekçe iledir. Sizlerin bu bitkiler hakkında bilgi toplayacak olursanız, kolaylıklar sunacaktır. Bir bitkinin yöresel adları dahil, dünyada kullanılan dilleri de hesab edersek 100 ün üzerinde ismi olduğu ortaya çıkar. Bu da kafa karıştırır.
Gün geçtikçe tarihin derinlerinin aydınlandığı günlerde yaşıyoruz. İnsan ırkının hakim ırk olmasını sağlayan ögelerden birisi de tedavi sistemlerini geliştirmesidir diye düşünüyorum. Zira tedavi maddelirinin ulaşıla bilirliği kolay olması, daha zorlarının kervanlar tarafından tedarikleri bilgiyle birlikte ulaştırılmasıdır. Tedavilerle uğraşan insanların talebi, insan kitlelerinde çeşitli hasta kişilerin talebiyle binlerce yıl ayakta kalmış ve medeniyetleri günümüze taşımıştır. Bu yüzden çeşitli coğrafyalarda farklı tedavi sistemleri de gelişmiştir.
Acı dülek bitkisinin halk tebabetinde kullanılışı; Bu bitkinin özelliklerini bilen insanlık tarihi insanları zayıflatıcı olarak kullanmasının yanında ağrıları rahatlatıcı olarak da kullanmışlardır. Gut hastalığı buna örnek teşkil etmektedir.
Ayrıca; Sıtma, kolera, nevrestani, kızıl yörük hastalıklarında da kullanılmıştır. Şunu unutmayalım bu bitki hep haricen kullanılmıştır. 1/20 oranında alkol içerinde bekletilen tohumları romatizma ve lumbago hastalıklarında ovuşturarak (Masaj yaparak) kullanılmıştır.
Acımarul-Lactuca serriola. Karaya vadisini girişlerinde ve mahalle arası. Nevşehir.
ACI MARUL- Lactuca Serriola
Papatya giller familyasından, 25-50 Cm boylana bilen, iki yıllık otsu bir bitkidir. Yöresel adlarının çeşitliliği Anadolu’da yaygın olarak bulunduğunu göstermektedir. Yöremizde bitki tanımıyla alakası olmayanlar bu bitkiye sütleğen de deseler yöremizde acı marul olarak adlandırılır. Ayrıca yabani marul, eşek marulu, yağ marulu, has marul, tahliç olarak da adlandırılmaktadır.
Yeri gelmişken bitki adları hakkında biraz konuşalım. Bir yörede pek beğenilmemiş ve eşek marulu denmiş. Bazı yörelerimizde ise bitki daha iyi tanınmış ve faydalanılmış has marul adını almış. Bitkiler renklerine göre, geldiği hastalıklara göre, sıfatlarına göre isimlendirilirmiş. Domuz ayrığı, eşek dikeni isim verildiği tarihlerde pek işe yaramadığını ve insanları uğraştırdığını anlatmaktadır. Latince isimler verilirken de içindeki etkin madde de baz alınmıştır. Örneğin yöremizde güneşli tepelede yetişen deniz üzümü (Efedrin major), Güzel avrat otu Atropin alkoloidi latince isim olmuş. Ayrıca, yetiştiği yerler de göz önünde bulundurulmuştur. Daha sonra keşfedlen btkilerde aynı esasa göre isimlendirilmişlerdir. Daha sonra kayıt altına alınıp ilan edilmektedir.
Örneğin Allium Nevsehirense , Nevşehir yabani soğanı olarak kayıtlardadır. Bunun yanında latince ismi Cappadocica olan enaz 25 bitki bulunmaktadır.
Acı marul bitkisi yağmur zamanlarında suyu bünyesine alıp ağırlaştırmaktadır. Bu sayede suyu daha ekonomik bir şekilde kullanıp ömrünü güze kadar uzata bilmektedir. Bu bitkinin başka bir özelliği ise tadının nispeten acı oluşu ve üzerindeki dikencikler sayesinde ot obur hayvanlardan da kendisini korumaktadır.
Bitkiden çıkan sütün kurutulmuşu “Laktukaryum” Osmanlı zamanında bir ihraç ürünü olduğunu hatırlatmak isterim. Halk hekimliğinde Laktukaryum yani sütü uyutucu ve uyuşturucu özellikleri öne çıkmaktadır.
Acı marulun kök ve yapraklarıyla yapılan çay karaciğer, böbrek ve dalağın güçlendirilmesinde kullanılırmış. Ayrıca midevi rahatsızlıklara da iyi gelir, balgam da söktürürmüş. Öz suyu sütle karıştırılıp içildiğinde kanı temizlmede kullanmışlar. Sarı-yeşil çiçekleri toz şekerle kurutulursa kalp hastalıklarına iyi geldiğine inanılırmış.
Acı marul aktarlarda bulunmamaktadır. Doğada her yerde hatta mahalle aralarında bile yetişmektedir. Her zaman yaptığımız uyarıyı bir daha yapalım. Bitki toplarken trafikten uzak olunmasına, biyolojik ve kimyasal kirliliğin uğramadığı yerlerden bitkiyide koruyarak toplanması gekerir.
Yürüyen canlılar oksijen kullanır. Bitkiler ise karbon dioksiti aynı bir mıknatıs gibi bünyelerine çekmeye çalışırlar. Bu yüzden ormanlarda ve kırlarda oksijen oranı yüksek olur. İnsanların yeşili korumadaki esas amacı da zaten budur. Hepinize sağlıklı ve mutlu günler dilerim.