Bir çok kişinin bir şekilde başına gelen ve gelme ihtimali olan " ALDATILMAK " kimine göre boşanma sebebi, kimine göre alışkanlık, kimine göre ise ilişkiyi iyileştirici bir kırılma noktası. ALDATILMAK her ne anlama geliyor ise de yaşanların ortak duygusu " acı " dır. Aldatılan her insan acı duyar. Ve acının derinliği arttıkça ego küçülür. Öyle ki aldatılan kişi sanki o suçu kendi işlemiş gibi kendini aciz ve kötü hissedebilir. Çünkü acı benliği azaltır, zayıflatır. Ancak bazı durumlarda bu zayıflama ters reaksiyon gösterir benlik aşırı kabarabilir.
Benlik bir tür bağışıklık sistemi gibidir. Sağlam ve dengedeyse her şey yolunda , ancak zayıf ve abartılaysa acıyı yaşama şekli de ona göre şekil almaktadır. Aslında hayatı yaşama şeklimiz ona göre şekil almaktadır.
İnsan, benliğinin çeşidi ve boyutu ile hayatı algılamaktadır.
Evet duygu aynıdır ancak yaşama şekli farklı. Örneğin aldatılan kişi bu durumu eksiklik değersizlik gibi hissederek, bu sorunu kendinden kaynaklanıyormuş gibi algılarken bir diğeri durumu kendisine yapılmış bir hakaret, haksızlık olarak görüp mağdur eden tarafı aşırı cezalandırabilmektedir. Kimisi bunun faturasını kendisi öderken ( aşırı kilo kaybı vs. ) bir diğeri kendisini aldatan partnerini örneğin rezil ederek ondan intikam alabilmektedir.
Yine burada ortak olan tutum şu ki " aldatmayı kesinlikle kabullenmem boşanırım " diyen bir çok kişinin yaşantısı bu şekilde olmamaktadır.
Aldatma önce zihinde başlar.
Partnerin farklılığını kabullenmeme ve beklentilerin karşılanamaması durumu ilişkide kişiyi başka arayışlara itebilir.
Özellikle de cinsel hayatta bir uyumluluk söz konusu değilse ki çoğu zaman bu böyledir, aldatma kaçınılmazdır.
Toplumumuzda kadınlarımızda annelik rolü aşırı ön planda olup eşlik rolü genellikle ötelenmektedir. Bu durumda zihinde başlayan arayışlar zaman içerisinde olgunlaşıp ilişkiye üçüncü şahısların girmesine zemin hazırlamaktadır. Kadın cinselliği bir sorumluluk,görev olarak görüp üzerinde yük olarak algılarken erkek için hayati öneme sahip cinsellik ihtiyacı tatmin olamamaktır. Burada aldatan her zaman erkek değildir elbette. Kendini değersiz hisseden ve anlaşılmadığını düşünen kadınların da yaşadığı bir gerçektir aldatmak.
Mutluluk hep ötede aranır. Uzakta duran her zaman hayranlık uyandırır. Farklılıklar ayrı zeminlerde hayranlık uyandırır ancak aynı zemine gelince doğru yönetilemezse çatışmaya dönüşür. Buradaki çatışma çözümlemezse nereye giderseniz gidin ve kiminle yaşarsanız yaşayın aynı çatışmanın içerisine yine gireceksinizdir.
Dolayısıyla farklı partner arayışı uzun vadeli değerlendirildiğinde aynı kısırdöngünün bir diğer parçasıdır.
Peki ALDATILMAK bir boşanma sebebi midir? Ya da her aldatılan boşanmalı mıdır?
Elbette hayır.
Ancak şunu görürüz ki aldatılan kişinin yakınındakiler de boşanması için teşvik ederler.
Bakın ilişki iki kişiliktir ve bu ilişkinin ihtiyaçları karşılanmaz, bakım ve onarımı yapılmazsa ilişki hastalanır. Ve bazen kangrene döner.
Bu durumda ortaya çıkan aldatma gibi sorunlar ilişkinin tıkandığının artık gitmediğinin habercisidir. Bu durumda ciddi önlemler alınmalıdır.Eğer bu önlemler karşılıklı alınmazsa ilişki evet ölebilir.
Aldatılan yanı maruz kalan tarafın nasıl durduğu önemli ve belirleyicidir.
Bir kere aldatılan ne kadar acı çekerse çeksin yaşadığı mağduriyeti aşırı üzerine alıp kişiselleştirilmemelidir.
Bu ne demek ?
Üçüncü şahıs ile kendini kıyaslayıp kendini yetersiz hissetmek ya da naptım da buna sebep oldum demek. Kim ne yaparsa yapsın , ‘’Aldatmak herkesin kendi sorum (suz)luğudur.’’
Aldatmak hem kişilik, hem karakter, hem ahlak meselesi olarak değerlendirilse de ki kesinlikle öyledir.
Aldatmak aslında açık ve dürüst olmamakla ilgilidir.
Aldatmak paylaşamamanın sonucudur. İletişimde yeterince açık olunmayınca paylaşım doyurucu olmaz ve bu durumda paylaşma ihtiyacı üçüncü arayışlara iter.
Sonuç olarak önce de belirttiğimiz gibi eğer burada bulunan mevcut sorun çözümlenmez kaçış yolu tercih edilirse , kaçtığımız yerde de benzer çatışmaların içerisinde kendimizi buluruz.
Ve siz eğer içinizde gerçek çatışmayı görmez , ilişkinizdeki sorunu muhatabınızı suçlamadan tespit etmeye çalışmaz, şikayet etmeden sorumluluk alarak çözmeye çalışmazsanız hiç kusura bakmayın her zaman haklı ! ( kendinize göre ) , ama asla mutlu olamazsınız.
Kimse inkar etmesin ki en dindarından en muhafazına, en dürüstünden en mülayımına hepimiz potansiyel aldatma adayıyız.( Ve hatta çoğumuz bunun içindeyiz )
Ancak şu da bir gerçek ki İnsan aciz bir varlıktır ve sadece kendini kaldırır!
Psikolog/ Psikoterapist
FATMA ÇALIŞKAN