"GAZZE DIŞINDA HER YER İŞGAL ALTINDA"

Ne çok işgal edilmişiz meğer, ne çok çiğnenmiş ruhlarımız ve zihinlerimiz. 

Gözlerimiz var görmez olmuş, kulaklarımız duymaz kalplerimiz hissetmez olmuş.

Nasıl oldu bu peki? Her yandan kuşatılmış bombalanırken gece gündüz Gazze, nasıl olur da onlar değil de biz işgal altında oluruz? 

Evet biz işgal altındayız hem de on yıllardır Gazze gibi darmadağın, yıkık, perişanız . 

Her geçen gün de bombalanıyoruz.

Zihinlerimizle, anlam dünyamızın içi boşaltılarak, kendi değerlerimizi Batı'nın tanımları ile tanımlayarak, kimliğimizi kaybettik. Onlarin gözüyle bakarak " Ortadoğu" dedik mesela Osmanli'dayken bizim vilayetimiz olan yerlere. Oralar Ortadoğu değildi oysa. Batı işgal projesini gerçekleştirmek için öyle tanımladı. Asli kimliğimizi kaybettik. 

Neydi asli kimliğimiz? 

Bir olana teslim olmak, ona iman etmekti. Hayatı ve ölümü O' nun bize öğrettiği gibi tanımlamaktı, tıpkı şimdi Filistin de şehit edilenlerin ve direnenlerin yaptığı gibi. 

Onlar bize, yıllardır okuyup anlamaya çalıştığımız, sorgulayıp anlamlandırmaya çalıştığımız bize ait ama bizim yabancı hissettiğimiz değerleri bir bakışlarıyla, bir ifadeleriyle tanımladılar. Kimi şehid olurken, kimi şehidini uğurlarken, kimi oyun oynarken kimisi de masum uykusunda uyurken. 

Bunca zulme sadece seyirci kaldığımız için işgal edildik. Neredeyse hiç bir yaptırım gücümüzün olmamasıyla işgal edildik. 

Bize ne " Bizim meselemiz değil" diyerek işgal edildik. Bu konuyu "İsrail -Filistin" meselesine indirgeyerek işgal edildik. Dünyanın her yanında vicdan ve ahlak sahibi herkes sokaklara dökülürken hem de. Biz bize bunu anlatamadık. Biz ne çok işgal edildik.

"Onlar" diyerek ötekileştirdiğimiz kişiler bizim kardeşlerimizdi oysa , işgal edilmeden önce beyinlerimiz. Biz kardeştik. Aynı Bir' e inandığımız için. Biz kardeşken faildik& güçlüydük, şimdi meful olduk. Mazlum olmaktan çıkamadık yüz yıldır, ezilen, çiğnenen hep biz olduk bu yüzden. Ve uzaklaştıkça kendimizden anlamını yitirdi hayat. Biz unuttuk, biz unutunca kendimizi, kim olduğumuzu ve dalinca dünyanın konforuna, çocuklarımızı  kaybettik. Onların ruhlarını doyuramadık, biz yaşamadık ki onlar taşısın.

Biz " Aile Bilincini" kaybettik . 

Aile' nin  kutsalliğini,  yuvanın önemini 

"Anne olmanın değerini" her şeyin anlamını yitirdik.

Hani kurbağa kaynar suya atılınca aniden sıçrayarak çıkıyor da bir de ılık suya koyup yavaş yavaş ısınması arttırılacinca farkında olmadan pişiyor ya, aynen öyle...

Ve şimdi Gazze 

Çektiği büyük acılarıyla yeniden dirilişe sebep oluyor dünyanın dört bir yerinde. İmanı, hakikati öyle yaşıyorlar ki biz kendimizden utanıyor iman tazeliyoruz. 

Müslümanlar yeniden iman ederken, müslüman olmayanlar hakikate teslim oluyor. 

Onlar, işgal altında bizi işgalden kurtarıyorlar. Zihinlerimizin ruhlarımızın batı  işgalinden. Uygar medeniyetlerin çocuklar öldürülürken ne kadar medeni olduğunu göstererek. 

Mazlum olmaktan vazgeçeceğimiz an geldi de geçiyor. Artık Mazlum değil Güçlü olmayı öğrenmeliyiz. Elimizden ne geliyorsa oradan başlayacak elimizden geldiğinin daha fazlasını yapmaya çalışacak

" Bilinçli düşmanlık" yapacağız hep birlikte 

 "Örgütlü Kötülük" olan İsrail'e. 

Onların ürünlerini hayatımızdan çıkararak. 

Kan emicilerin kirli ellerinden kurtulmak için. 

Savaş bitse de bunların işgalleri bitmeyecek çünkü...