DAM BAŞINDA HARMAN SAVURMAK

Hacı Meryem Abla  diş ağrısından çok acı çekiyor.

Dili ağzında dolanıyor; ağrıyan dişini bulup yokluyor.

Netmeli; neylemeli ?

Komşu kadınlar akıl öğretmişler.

Bi parça pambığa ırakı damlat,

  ağrıyan dişiyin üstüne goy, ağrı mağrı galmaz; geçer.”

Kocası Hacı Tevfik ağanın dolabında her zaman rakı bulunur.

Bir pamuk parçasına rakı damlatmış.

Ağrıyan dişinin üstüne koymuş.

Anason kokusu hoşuna gitmiş.

Fakat, bu arada, dişinin ağrısı geçmiyormuş.

Bir fincana doldurduğu rakıyı sonuna dek içmiş.

Bir süre sonra rakı etkisini göstermiş.

Dişinin ağrısını duymaz olmuş, keyfi de yerine gelmiş.

Yüzünde güller açıyor. Allanıp güllendikçe güzelleşiyor.

Damda, kuru fasulye ( ağ pakla ) eliyormuş,

rakının tadına bakmadan önce önce.

Zor da olsa yeniden çıkmış dama, basgıçta dengesini bulmağa çalışarak.

Elek, gözer, kalbur…Damda hepsi de var.

Birini bırakıp birini almış eline.

Dalbındıra dalbındıra fasulyeyi elemeğe başlamış.

Fakat daneler kalburdan taşıyor, çevreye saçılıyormuş.

Komşular ayırdına varmışlar ablalarındaki  değişikliğin.

“ Hacı Ablaa !” Gendini harmanda mı sandııın?

Ne öyle savuruyorsun paklayı? “ diye sormuşlar.

Meryem Abla kahkahalar atarak yanıt vermiş.

Hacı ablanız size gurban yavrııım…

  Bundan kelli bana her yir harman !..

  Her yir harman !..