ERMENİSTAN TOPONİMİSİ

Dr Emrullah Güney

1050’lerden itibaren Türkler, İran üzerinden batıya doğru gelip de yerleşmeğe başladıkları zaman Bizans egemenliğinde yaşayan Anadolu - Önasya Ermeni topluluklarıyla ilişkiler geliştirmeğe koyuldular. Doğu Anadolu’nun yanardağ taşlarını işleyerek evler, kaleler, kiliseler, manastırlar yapan bu halk, maden işleme sanatlarında da eski Urartu döneminden beri ustalaşmışlardı. Mezopotamya’da yaşayanların Yukarı diyar, Şimaldeki saha anlamında kullandıkları Armenia adı giderek Karadeniz-Van Gölü-Hazar Denizi arasında yaşayan halkın etnik adı olarak kullanılmağa başlandı. Hristiyanlığın Ermeni kilisesine bağlı bu halk kendisine Hay, yaşadıkları topraklara da Hayastan diyordu. Hayatsan platosunda hayvan yetiştiren ( özellikle at, koyun ), koyak tabanlarındın verimli toprağında, dulda olduğu için mikroklima özelliği gösteren yerlerinde tahıl , meyve ( özellikle kayısı, erik, şeftali ,nar ) yetiştirerek yaşamlarını sürdürüyorlardı. Yerleşik düzende oldukça ileri bir yaşam kültürüne sahip Ermeni toplumu, göçer-konar Türk topluluklarını birçok alanda etkilemiştir. Türkler de oturak düzena geçtikten sonra eski Ermeni köy ve kentlerinde mahalleler oluşturarak yaşamağa başlamışlardır. Toplumlar birbirlerini etkilerler. Bu, karşılıklı bir iletişimdir. Yapı sanatında ilerlemiş, görkemli dinsel yapılar kuran Ermeni mimarlar, taş ustalar Türklerin konut , mezar kültürüne kalıcı etkiler yapmışlardır. Doğu Anadolu Bölgemizde sık sık karşımıza çıkan eski Ermeni kale, kilise ve manastır yapılarıyla Selçuklu kümbetlerinin benzer oluşu bundandır. Elbette Türkler de halı, kilim dokuma geleneğini Ermenilere öğretmişlerdir. Üretim, pazarlama, tüketim ilişkilerinde, toplumlar kaçınılmaz olarak birbirlerinin sözlü kültürlerinde ( folklor ) , maddi kültürlerinde ( etnografya ) silinmez izler bırakmışlardır.

Doğu Anadolu coğrafyasında dağların, yaylaların, düzlüklerin, pınarların, akarsuların elbette Türkler gelmeden önce birer adları vardı. İskit, Hurri, Urartu döneminden kalma yer adları da bazı değişikliklerle yaşıyordu. Ermeni halkı pınarlara ad vermişti. Cermuh, sıcak su kaynağı demektir ki, günümüzde de termal terapide değerlendirilen şifalı sıcak su kaynaklarının yakınında gelişmiş köylere, kasabalara verilen bu ad, aynen korunmuştur ( Çermik ).

Küçük Asya’da zaman zaman bağımsız krallıklar , prenslikler olarak, çoğu zaman da Bizans egemenliğinde yaşayan Ermenilerin bıraktığı toponimik adlar pek geniş bir incelemenin konusu olabilir. Karadeniz kıyılarından Hazar Denizi’ne, Urmiye-Van Gölü havzasından İskenderun Körfezi’ne, Kilikya’dan Orta Anadolu’ya dek geniş bir alanı toponimik özellikleriyle ele almak tek bir kişinin altından kalkabileceği bir iş değildir. Bu, ancak bir ekip çalışmasıyla oylumlu bir çalışmayı, yıllar sürecek bir emeği gerektirir. Zaten bu, küçük bir makalenin sınırlarını aşar ve kitap oylumunda bir eser oluşturur.

Biz, bu yazıda 1920-1991 arasında Sovyetler Birliği’nin Kafkasya’daki küçük cumhuriyetinin toponimik özellikleri üzerinde durduk. Konu çok genişletilebilir. Çünkü Ermeni halkı hem Gürcüleri, hem Azeri Türklerini, hem Rusları da etkilemiştir. Ermenistan bugün sancılı bir bağımsız devlettir. Azerbaycan Respublikasının topraklarının % 20’sini işgal etmiş durumdadır ve dünya kamuoyu hiçbir şekilde Erivan yönetimini suçlamamaktadır. Toplumların psikolojisi medyanın yönlendirmesine bağlıdır. Gazze’den canlı yayınla İsrail’i suçüstü yakalayan çağdaş medya, Fuzuli, Ağdam, Hocalı kentlerindeki Türklerin uğradığı zulümler karşısında kör ve sağır kalmıştır. Dağlık Karabağ eski bir Türk yurdu ve Azerbaycan musikisinin doğal konservatuarıdır. Ermenistan ile bu bölge arasındaki Laçin Koridoru da Ermenilerin eline geçmiş olduğundan , günümüzdeki Ermenistan toprak genişliği bakımından Kafkasya’nın büyük bir devleti olma yoluna girmiştir. Ancak, bu, Azerbaycan Türk halkının diderginliği, kovgunluğu, acılarıyla gerçekleşen bir olaydır. Ermeniler Dağlık Karabağ’ı etnik arındırma yöntemiyle, tek bir gayriermeni ögenin yaşamadığı homojen, yekcins bir Ermeni toprağı yapmak istemektedir. Tarih, Ermenistan’ın haklı olmadığını gösterecektir.

Bütün bu olumsuzluklara karşın, Ermenistan’ın coğrafyasını, toponimisini öğrenmekten vazgeçemeyiz. Komşu toprakları, o diyarlarda yaşayan halk topluluklarını öğrenmek çağdaş dünya için bir gerekliliktir.

…………………………………

Ermeni dili Hind-Avrupa dillerinin bağımsız bir kolunu oluşturur. Fakat onun sözlük bileşiminde İran dili ögeleri vardır, Kafkas dilleri ile de bazı genel leksikolojik belirtilere sahiptir.

Ermenistan’ın çağdaş toponimik tabanını Ermeni dilli adlar meydana getirir. Vardenis ( oronim ), Dzaraget ( hidronim), Artik, Vagarşapat, Nor-Harbert ( ökonim ) vb.

Ermenistan dağlık ülkedir. Buna göre de ülkede relief formlarını yansıtan coğrafi temrinler daha çoktur. ( % 37 ). İkinci yerde hidrografik ( % 29 ), sonra ise yaşama alanı türlerini anlatan temrinler ( % 17 ) gelir. Diger temrinler % 17’dir. G.S. Abramzon ve E.M.Murzayev’in ortaklaşa yazdıkları “ Ermeni Coğrafi Terminolojisi “ makalesinde 100 kadar böyle temrinin açıklaması vardır:

avan-kasaba ( Ankavan, Arşakavan ),

agarak – ekin alanı ( Agarak köyü, Agarak çayı ),

ayr, andzav – mağara ( Kumayri, Andzavatsk ),

anapat – yaşama alanının kıyısında yapılmış manastır “ ( Anapat ),

antar – orman ( Antaraşat, Antaramut ),

apat – yaşama meskeni, konağı ( Kazarapat),

ahbur – pınar (Dzorahpur ),

berd-kale ( Sevaberd, Bazmaberd ),

get-çay ( Getavan, Getap ), deşt-çöl,

düz ( Daşt, Daştakaran ),

cur-su ( Craberd ),

dzor – vadi,dere,koyak ( Gehadzor, Dzoraşen ),

liç - göl ( Liçk, Lçaşen ),

selav ( Selav-Mastara çayı ),

tap- dağ eteğinde açık düz yer ( Taratap, Kamcatap ),

şat ( yaşama alanı, mıntakası ( Artaşat, Aştişat ) vb.

Bu terminlerden navan, anapat, apat, berd, deşt, şat – İran dillerinden, selav, tap- Azerbaycan dilinden Ermeni coğrafi terminolojisine geçmiştir.

Bundan başka, aygi ( bağ, üzümlük ), vard (gül ), eheg (kamış ), dzacik ( çiçek, gül ), tandz ( armut ), medz ( büyük ), pokr ( küçük ), spitak ( ak ), kar ( taş ), sev ( kara ), kanaç ( yeşil ), veng ( kilise ), blur (tepe ) vb gibi bazı sözler de toponimide sık sık karşımıza çıkar. Aygadzor, Vardablur, Vardakar, Ehegnut, Ehegnadzor, Tsxakadzor, Tandzaver vb.

Ermeni araştırman T.H.Akopyan gösteriyor ki, Ermenistan’ın coğrafi adları öz kökenine göre Hurri, Urartu, İskit, Ermeni, Fars, Bizans, Türk ve diger dillere ayrılır. Akopyan’ın bu fikrini nerdeyse tümüyle yadsıyan Belorus bilgini V. A. Juçkeviç’in “ Genel Toponimi “ adlı ders kitabında yazdığı şu anlatım kesinlikle inandırıcı değildir : “ Ermeni kökenli olmayan adlar Ermenistan’da azdır. Ermenistan- toponimik yönden SSCB’nin en tekdüze (yekcins ) bölgesidir. Ermenistan’ın sadece çağdaş ökonimlerinin tahminen % 20’si Azerbaycan kökenlidir.Kaydetmek gerekir ki 1935-1972 arasında 500’den çok değiştirilmiş yaşama mıntakası adlarının pek büyük çoğunluğu – 300’den çoğu – Türk kökenli ökonimlerdir :

Alagöz (Aragats 1950 ),

Basarkeçar ( Vardenis 1969 ),

Bayandur ( Vagatur 1950),

Gargabazar ( Aykaşen 1967 ),

Yenikend ( Goravan, 1968 ),

Gözeldere (Gazadzor 1946 ),

Hamamlı ( Spitak )

Hacıgara ( Aygeşat 1935 ),

Ördekli (Lçaşen 1946 ),

Gazançı ( Megraşen 1946 ),

Dellekli ( Zoraşen 1948 ),

Ağkend ( Agncadzor 1935 ),

Samurlu ( Sarapat 1946 ),

Bozdoğan (Sarakap 1935 ),

Vb. Bazı köy adları ise Ermeniçeye çevrilerek değiştirilmiştir :

Almalı ( Hndzorut 1946 ),

Armudlu ( Tandzut 1941 ),

Topraggala ( Hnaberd 1949 ).

V.A.Juçkeviç ayrı ayrı toponimlerin kökenine değinirken de yanlışlıklar yapmıştır. Yazar, Gafan adını İran dilli, Palan, Zar etnonimlerinin ise Ermeni kökenli olduğunu ileri sürer. Öysa ki, Gafan ve Palan Türk kökenli etnonim, Zar ise eski Fars ateşperest( Zoroastrien ) bir oymağın adındandır. Zarların kalıkları İran’da günümüzde de yaşarlar ; ateşperest gelenek ve göreneklerini koruyarak yaşamlarını sürdürürler.

Toponimler bu bölgede tarih boyunca yerleşmiş toplulukların etnik bileşimini incelemede de çok yardımcı olurlar.

Ermeni etnonimleri – Balu-Hozen, Perib, Ankulara,

eski Fars dilli etnotoponimler – Zar, Bagaran ( Pakaran ),

Azerbaycan Türk kökenli etnotoponimler ( Avdalar ( günümüzdeki Atsavan 1946 ), Avşar, Baharlı, Gazançı, Garaiman, Guşçu, Yaycı ( Garjins 1968 ), Gıpçag ( Ariç 1946 ), Palan, Sabuncu, Saracalar.

Ermenistan toponimisinde eski Sümer-Akad ( Agarak ), Grek ( Martiros ),

Arap ( Ereb, Mezre, Zeyve, Halise ),

Rus (Krasnoselk, Krivoy, Most, Kruglaya, Şişka, Mihaylovka, Semenovka , Petrovka ) kökenli coğrafi adlar da vardır.

Aynı zamanda Ermeni adlarına Cumhuriyetin dışında – Gürcistan’da, Azerbaycan’da, hatta Rusya’da ( örnek : Kuzey Kafkasya’da Armavir, Kırım’ın Feodesiya kentinde Ayos-Berd ) rastlanılır.

Yerevan kentinin adı ( 1936’ya dek Erivan, çeşitli kaynaklarda Erevan, Ervan, İrevan , Revan olarak da geçer ) ilk kez Ermeni tarihi literatüründe kullanılmıştır. Arkeoloji kazıları sırasında ortaya çıkarılan çivi yazılı tabletlerden öğrenilmiştir ki, Urartu çarı I. Argişti, İÖ 782’de Erebuni kalesini yaptırmıştır. Büyük bir olasılıkla, sonradan, onun yakınlarında kurulan kent de Yerevan ( Erebuni ) adlandırılmıştır.

Azerbaycan gezgini Hacı Zeynalabdin Şirvani XVIII. Yy sonlarında Yerevan kenti hakkında verdiği bilgide kaydeder ki, yayla üzerindeki çukurda yerleşmiş olduğu için ona Çuhursed adı da verilmiştir.

Ermenistan’da çok sayıda adlar geçmiş yüzyıllar içinde değişime uğradığından açıklamasını yapmak zorlaşmaktadır. Genellikle, Cumhuriyet’in toponimisinin bütünlükle ve hem de bilimsel dürüstlükle incelenmesine büyük gereksinim duyulduğu da ortadadır.