Muasır Medeniyetin Üzerinde

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutkunda ifade ettiği ülkemizi muasır medeniyetlerin seviyesine çıkarma hedefi; Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin kuruluşunun 100. yılını kutladığımız bugünlerde 18 yıldır milletimizin emrinde çalışan, ümmetin umudu, mazlumların gür sesi, kahraman milletimizin lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğindeki kadrolara nasip oldu.

Dünya salgın hastalığın pençesinde boğuşurken destanlarına her gün bir yenisini de eklemeyi ihmal etmiyor. Dünyanın süper(!) güçleri, gelişmiş (!) ülkeleri bir maskeye dahi muhtaç olmuşken Türkiye; dünyanın her yerine uzanan yardım eli olmaya devam etti. Bir yanda salgınla, bir yanda ekonomik saldırılarla, bir yanda terörle, bir yanda da içerideki ve dışarıdaki hainlerle uğraşan Türkiye; her alanda takdire şayan başarılara Allah’ın izni, yardımı, yöneticilerimizin feraseti, cesareti, iş bilirliği ile imza atmaya devam ediyor.

Dış politikada sözü, gücü, etkisi artan Türkiye; dost ve kardeş ülke halkı Libya’nın meşru yönetiminin de destekçisidir. Akdeniz’de oynanmaya çalışılan oyunları izle-gör politikaları ile değil; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın“Oku, Düşün, Uygula, Neticelendir”felsefesiyle bir bir bozarken, kahraman milletimiz de haklı gururu yaşamaktadır.

SİHA, İHA, yerli ve milli savunma sanayi ürünlerimizle muasır medeniyetin üzerine çıkmayı; öz kaynaklarıyla bunları üretebilen bir elin parmağı kadar devletten biri olmayı başardık. Bu hedefler bizim için tamamlanmış hedefler değildir. Taklit ürün üreten değil, dünyaya vizyon kazandıran, örnek alınan ürünleri milletimizin öz sinesinden yetişen evlatlarımız geliştiriyor, bu gurur da bizim Türkiye…

Millî irade yüz yıl önce yedi düvele karşı nasıl mücadele ettiyse bugün daha fazla bir mücadele içerisindedir. Modern dünyanın getirdiği hız, karmaşa, anlık gelişmeler kitleleri daha hazırlıksız yakalamaktadır. Çağı takip eden değil, çağın üzerinde düşünceye ve yetkinliğe sahip ülkeler bu vesileyle güçlerine güç katmaktadır. Dünya üzerinde bu kadar çok mücadele edip de bu denli başarıları yakalayan başka bir ülke yoktur. Bu ifadem sadece içsel değil; istatistiki verileri okuma yazması olan kim varsa yüzeysel okusa dahi gerçekliği tüm açıklığıyla görebilirsiniz.

Salgın dönemi bize bildiğimiz bir durumu tekrar gözden geçirmemiz gerektiğini de gösterdi. Her ne kadar savunma sanayimizle övünsek de Türkiye; tarım ülkesidir. Tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı, insan ve teçhizat kaynaklarımızı verimli, etkili, planlı, zamanlı kullanmamız her zamankinden daha fazla gereklidir. Tarımsal hasılatımız son 18 yılda 37 milyar liradan, 275 milyar liraya çıkarıldı. Büyüyen, üreten, güçlenen Türkiye; dostlarının ve mazlumların da umudu olmaya devam edecektir. Turizm alanında dünyanın önyargısı devam etse de Türkiye; sağlık altyapısı, ülke genelinde uyguladığı sağlık tedbirleriyle dünyanın tatil yapılabilecek en güvenli ve sağlıklı ülkesidir. Türkiye, büyüme potansiyeli ve yılsonu verileri ile bir sınavını daha başarıyla verecektir. Yazımın başından itibaren ifade ettiğim düşüncelerim sığ bir siyasi görüş değildir; vatan, millet, bayrak, devlet sevgimin tezahürüdür. Şanlı bayrağımızın gururla, başarıyla dalgalanması muasır medeniyetlere verilebilecek en güçlü cevabımızdır ancak gelecek nesillerimize daha güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakmak ise millî borcumuzdur… İlelebet yaşayacak Türkiye’mizde nice yüz yıllarımızı kutlayacak nesillerimize selam olsun. Övünün çocuklar çünkü dünyaya “nizam-ı âlemi” yaşatmış, yaşatmaya devam edecek asil milletimizin evlatlarısınız.

Metin SAKINÇ

Eğitimci-Yazar

Yazıyı okumak için TIKLAYINIZ!