SOYAN SOYANA, KANDIRAN KANDIRANA
77 yaşındayım. Ne denli özenli davransam da, ömrüm boyunca birçok kez tuzaklara yakalandım, kandırıldım, aldatıldım.
Çevremiz bizi akıllı-uslu bilir, düşünmeden adım atmayacağımızı sanır, ileri görüşlü olduğumuz kanısındadır, ama ‘insan beşer; bazen şaşar.’’ Akçeli kandırılmalara uğramışızdır, soyulmuşuzdur defalarca.
Kronolojik olarak bunları bir bir ele alıp, gözden geçirelim.
………………………………….
1968’ Eylülünde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni 21 yaşında bitirdiğimde ne denli iyimserdim. Geleceğe nasıl da iyimser bakıyordum. Daha doğrusu nasıl da saf ve aptalmışım.
1969 başında, ocak ayının sanırım ilk gününde , CHP Adana mebusu Suphi Baykam, partisinden ayrıldı. HASTAŞ HOLDİNG adlı büyük bir kuruluşun başına geçti. Reklamları pek etkileyiciydi. Ben kolay heyecanlanırım ; bir hisse sahibi oldum. MTA Enstitüsü Genel Direktörlüğü’nde stajyer olarak çalışıyor ve 750 TL aylık alıyordum. Köydeki öğretmen babam, beni uyardığı halde ( çünkü o deneyimliydi, insan sarrafıydı) dinlemedim, bana verdiği 250 TL ekleyerek elde ettim o ortaklığı (!) . 1000 TL nedir ki diyebilirsiniz ? Ankara’da 1970 yılında iyi bir mevkide 3 odalı, salonlu , nitelikli bir daire 40 bin liraya alma olanağı vardı.
Bu da yetmedi, aynı Holding CEYTAŞ adlı bir şirket kurdu. Pamuk işleme, dokuma fabrikası olacaktı Ceyhan İlçesinde . Oradan da bir hisse aldım. 2 bin TL gitti. 55 yıl geçti, hala o yara kanıyor. Ne kazanacaktık Hastaş Holding ( Halkyan Halka) HH ortağı (!) olunca? Güya Ankara’da bahçeli villamız olacaktı, Özel Eczacılık Yüksek Okulu’nda, Özel Diş Hekimliği okulunda çocuklarımız ücret vermeden okuyacaktı. Her yıl kardan kazanç sağlayacaktık. Refah içinde yaşayacaktık…Nasıl bir düş dünyasında yaşarmışız o günlerde.
Hastaş Holding (!) battı gitti. Kim arar kim sorar. Yediler, içtiler, batırdılar. Bugün, o batırılan 2 bin liranın karşılığı nedir? 40 bin mi? 80 bin mi? Peki, benim devletim, hayata yeni atılmış benim gibi bir yurttaşını neden korumadı o aç kurtlar, sömürgenler karşısında ?
…………………………………………
1970 ortalarında yine akıllanmış değildik. YURTSAN adlı bir şirket de bizi dolandırdı. Orada yine kandırıldık…Sanıyorum Almanya merkezliydi. Türkiye’de yatırımları olan karlı bir şirketti. Gitti, gider.
………………………………………..
TAM HAYAT adlı bir sigorta kuruluşu da bize hisse senedi sattı. Uyduruk bir hekimin yaptığı beden muayenesi dışında hiç yararını görmedim. Yalnız ben de değil, eşim için de yıllar süren ödemeler yaptım. Hala kendime kızıyorum, nasıl kandık bu uyanık sömürgenlere…
………………………………………….
ÇİMKO adlı bir yapı kooperatifi…Hasanoğlan’da arkadaşım Mehmet Erbil’in konuğu iken, komşu eğiticilerin ısrarla, öğmesiyle katıldık.1976’dan bu yana binlerce TL ödedik. Eğer her ay bir yarım Cumhuriyet ya da bir bilezik alsaydık, şimdi zengindik. ÇİMKO da tasfiye halinde. Meğer Dikili-Çandarlı’da Orman Bakanlığı ile davalı olan bir araziye sahipmiş (!) .Yapılaşma yasağı olduğundan ev de yapılamıyor. O da gitti gider.2024 yılında ocak ortalarında,tasfiye halinde olan ÇİMKO’ nun gönderdiği 3 yıl öncesine ait günlü yazıları tarıyordum. Merak ettim, süreç ne durumdaydı? Mail adresine ileti yazdım. 3 kişilik bir komisyon (!) kurulmuş ve yönetim kuruluna sundukları raporla (!) üyeliğim düşürülmüş. Neden? 735 TL gimi ödenmesi pek zor borcum varmış. Ödememişim. Bildirilmiş mi,hayır. Noter kanalıyla üyeliğimin sona erdiği tebliğ edilmiş mi; hayır. Salgın hastalık, depremler, anarşi-terör nedeniyle bağlantımız kesilmiş olmalı ki, borcumuzu ödeyememişiz. Burada asıl üzücü olan kooperatif esprisini anlamayan yönetim kurulu üyeleridir. Aciziyettir.Şimdi haftada 3 kez sert ifadeli yazılar iletiyorum. Yanıt yok.Olur ya, Çandarlı’da bana verilecek arsaya birisi çökecek. Bu, belki yönetim kurulu üyesi olacak. Konunun izleyicisiyim. Pes etmek yoktur benim defterimde.
…………………………………………
BİMEYKO adlı bir kooperatife de binlerce lira aylık ödeyerek üye olduk. Toplam parayı aldım ama enflasyon eritmişti, hiç yararını göremedim. Ödenen parayla bir kravat alabilmiştim ancak.
………………………………………..
Peki, bu ülkede devlet organizasyonu yok mu? Çadır devleti mi ? Muz cumhuriyeti mi bu devlet ? Benim ülkemin yöneticileri beni neden korumuyor , savunmuyor bu sahtekarlara karşı, niçin hakkımı alıp bana teslim etmiyor bu sömürgenlerden ?
1970 yılının ilk gününden bu yana akıllanmamışız. Güvenimiz hep kötüye kullanılmış. İnancımız kalmamış. Bizi sömürenler kim bilir nasıl servetler kazandılar? İş hanları, fabrikalar, çiftlikler, Dolar ve (DM) Euro hesapları, altın birikimleri, malikaneler, yalılar, yatlar, katlar, lüks SUV’lar…Yurt dışı geziler, dünya turları…
………………………………………
Digiturk üyesiydim.2002 ile 2014 arasında. Üniversite lojmanından ayrılmadan 20 gün önce üyeliğimin sona erdirilmesini istedim. Ben sanıyordum ki, tamamdır; işleme konulacak. Bankaya gidip bundan sonra bu şirkete para aktarmayın deme gereğini duymadım. 30 ay boyunca , hizmet almadığım halde toplam 1 937 TL hesabımdan para kesilmiş. Katar Emirliği’ne satılan bu şirket üyeliğimin olmadığını ileri sürüyor. Tam sömürücü bir davranış. Faturaların resimlerini çekip iletiyorum. Kabul etmiyorlar. O belgeler uzaydan gelmedi. Bu şirketin yaptığı ‘’gasp’’tır; ‘’nitelikli dolandırıcılık’’tır. Bağlar İlçesi Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı beni haklı bulduğu halde, şirket ödeme yapmıyor. Soruyorum, bu para kaç ABD Doları eder; bunu ödemek için Katar Emiri’nin vize vermesi mi gerekir ? 1 937 TL için bu kadar tantana nedir de denilebilir, meblağ yüksek değil gibi görülebilir, fakat burada güveni sarsmak var, güveni kötüye kullanmak var. Aldatılmış olmak var; kandırılmış olmanın nefreti var; öfke doluyum.
İsyanlardayım…
Bazı şirketler ortadan kalksa da aldatılanların haklarını koruyacak bir merci yok mudur? Neden bu denli sahipsiz bırakılmıştır bu yurdun insanı ?
Neden ? Neden ? Neden ?
----------------------------------------
Prof Dr Emrullah Güney
Emekli Eğitimci
0.505.562 54 68