TALAS SAVAŞI

TÜRKİSTAN TARİHİNİN DÖNÜM NOKTASI

 

Orta Asya'da, Türkistan'ın bir vadisidir Talas. Çin kaynaklarına göre bu bölgede  Batı Göktürk Devleti'nin büyük kabile topluluklarından biri olan Nu şe bi'ler yaşıyordu.

Bölgeyi inceleyen tarihçiler çağları belirlemişlerdir:

1. Soğdak ve Göktürk Çağı ( V.-VIII.yy ),

2. Karluk Çağı ( VIII.-X. yy ),

3. Karahanlı Çağı ( XI-XII.yy ).

Orta Talas vadisindeki Taraz'da Türgeş paraları bulundu. Taraz kentinden kuzeye doğru  Talas vadisi izlenerek gidildiğinde Kök Tübe, Adahkes, Doh-Nucikes yıkıntıları, ören yerleri vardır.

Talas vadisinin bu kesiminde taşninelere ve Göktürk balballarına rastlanır.  Bu yöredeki Tik-Turmas, Kök-Kesene buluntu yerleri de Göktürklerin kültür-uygarlık tarihi açısından önemlidir.

Tik Turmas'da önemli bir kurgan bulundu ve çevresinde eski harizm kültürüyle bir başka kültür katına rastlandı. Aynı kesimdeki Şarvaşlık'ta Göktürk çağıyla ilgili ateşe tapan Soğdaklara ait kültür katları da belirlendi.

Genel olarak Göktürk Çağındaki Talas kentlerinde ateşe tapan Soğdakların, yaylalarda göçer-konar Türklerin bıraktıkları eserler çoğunluktadır.

Talas ırmağı kıyısında Göktürk yazısıyla hazırlanmış kitabeler ( yazıtlar ) yaygındır.

...........................

Emevi Halifeliği döneminde Arap orduları VIII.yy başlarında Amuderya'yı geçerek Maveraünnehir'e (*) girdiler. Kuteybe bin Müslim, bölgenin büyük bir kesimini Türklerden aldı. Sonra Semerkant ve Buhara gibi büyük kentler Emevi İslam ordularınca  işgal edildi. Bölgenin Türkleri Arap  egemenliğini tanımak zorunda kaldılar.

751 öncesinde Türkistan Türkleri doğudan Çinlilerin; batıdan Arapların ağır baskısı ve zulmü altında bunalmıştı. Araplar halkı hor görüyordu, onurlu, gururlu Türkler, Arapların aşağılamalarına zor dayanıyordu . Halk, vergileri sürekli arttıran , haraç isteyen Çinlilerden ‘’ illallah ‘’ diyordu.  

Siyasi birlikten yoksun olan Türk boylarının Çin akınlarını önlemeye güçleri yetmiyordu. Makdisi’nin el-Bed’ve’t-Tarih adlı eserinde verdiği bilgilere göre , Çinliler Taşkent beyi Bagatur Tudun’u hileyle tutuklayıp sonra da öldürtmüştü. Tudun’un oğlu, Horasan valisi Ebu Müslim’den yardım istedi. Babasının öcü alınmalıydı. Kuça, Karaşar, Hotan ve Kaşgar’ın işgali halinde Çin ilerleyişi durdurulabilirdi.

Araplar bundan sonra, doğudaki Çinlileri tehdide başladılar. Çin Devleti, kendi egemenlik bölgelerinin tehlikeye düştüğünü gördü. İmparator, danışmanlarının, kurmaylarının düşüncelerini aldıktan sonra kararını verdi. 751'de General Kao şiyen -çe'nin kumandasında 100 bin askerden oluşan büyük bir Çin ordusu, Arapları Orta Asya'dan uzaklaştırmak için batıya doğru yürümeğe başladı. Balkaş Gölü, Issık Gölü batısına dek ilerledi. İçinde Türk askerlerinin de yer aldığı Arap Ordularının başkumandanı Ziyad İbni Salih idi. Günümüzdeki Evliya—ata yakınındaki Talas ve Atlah’a ulaştılar. Ebu Müslim’in buyruğuyla çevre valilerden gelen yardımcı kuvvetler de bölgeyi savunan Sa’id bin Humeyd’in ordusuna katıldılar.

Çin Ordusu içinde yer alan Karluklar ayaklandı, Uygur Türkleri, kendilerine Türkçe seslenen kardeşlerine karşı ok atmadılar, kılıç kullanmadılar, çekildiler. Dar alanda yayılma olanağı bulamayan Çin ordusu manevra yeteneğini yitirmişti.

751 Temmuzunda Çinliler ile Abbasi orduları arasındaki Talas savaşı 5 gün sürdü. Son gün Karluk askerleri Çin birliklerine tüm güçleriyle yüklenince savaşın gidişi değişti. Arap askerleri için bu önemli bir gelişmeydi. Çin ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. 50 bin Çin askeri öldürülmüştü. 20 bin asker de tutsak alınmıştı. Geriye kalan askerler başkumandan general ile doğuya doğru kaçıp canlarını kurtardılar.

Çin tarihçileri bu savaşta İslam ordularına yardım eden Karluk Türklerini ihanetle suçlamışlardır. Çünkü Çin orduları iki cephede aynı anda savaşmak zorunda kalmıştı.

Talas Savaşı, Asya tarihinde bir dönüm noktası sayılır. Çin’in batıya doğru ilerlemesi durdurulmuş olmaktadır. Tung sülalesi Türkistan’ın egemeni olarak Çin devletini görmekteydi. Artık Çin hedeflerinde ve heveslerinde Orta Asya olmayacaktır. Galip gelen Araplar böylece Türkistan'a egemen oldular. Türklere minnet duymağa başladılar, eski gaddarca davranışlarını bıraktılar. Türk-Arap dostluğu gelişince Türk aşiretleri kitleler halinde islam dinini benimsemeğe başladılar. Önce Karluklar Müslüman oldu.

Arapların yengisi, Çinlilerin yenilgisi Türkistan’ın tarihinde büyük önemi olan gelişmelere yol açmıştır. Türkler bu savaşta Abbasi ordularına yardım etmekle yalnız sonucu değiştirmekle kalmamışlar, aynı zamanda tarihlerinin yönünü de değiştirmişlerdir. Abbasi halifeleri , İslam İmparatorluğu’nun doğu sınırlarını savunmada 751 öncesinde Fars ulusuna güveniyordu. Artık bundan böyle Türkler ön plana çıkarılmış olmaktadır. Savaştan sonra İslam ordularının Türk ellerine saldırıları durmuştur. Arap olmayanlara ‘’mevali’’ diyerek aşağılayan Emevi düşüncesi artık değişmeğe başlamıştır. Bu yeni dönem ‘’ Hizmet Safhası ‘’ sayılmıştır.Uluslar arasında dostluk ve iyi ilişkiler önem kazanmıştır. Türkler artık Abbasi Devleti içinde başta askerlik olmak üzere, siyasal alanda, yönetimde de varlıklarını duyuracaklardır.

Talas Savaşı tarihçilerin önem vermediği, halka öğretmediği sıradan bir Abbasi-Çin vuruşması gibi algılanmıştır. Araplar, Türklerin yardımını küçümsemişler; Çinliler ise ağır yenilginin utancıyla tarihlerinde bu savaşı yok saymışlardır.

Türk-Arap işbirliğiyle Orta Asya’da Çin egemenliği önlenmiştir. Oysa bu sıradan bir çarpışma değildir. İki devin kader vuruşmasıdır. Abbasi tarihinde Bizans ile savaşlar önemli olsa da, kader tayin edici değildir. Çin ordusu yenilmemiş olsaydı, galip gelseydi Türkistan’da Türk kalmayacağı gibi, İslam orduları yok edilseydi, Abbasi egemenliğindeki tüm Hazar ötesi topraklar, Farsistan kaybedilebilir; İslam orduları Bağdat’a dek geri çekilebilirdi. Tarihçi Barthold bir cümleyle bu konuyu aydınlatmaktadır : ‘’ Bu muharebenin Türkistan tarihindeki önemi çok büyüktür ; çünkü İslam ve Çin medeniyetinin hangisinin Orta Asya’da hakim olacağı meselesi bu suretle halledilmiştir. ‘’

Türk, Arap ve Çin tarihinde bu büyük savaş önemli yer tutmalı, üzerinde önemle durulmalıdır.

Savaş sonrasında bazı önemli teknik gelişmeler oldu. Tutsak alınan Çin askerlerinden bazıları kağıt yapmayı biliyordu. Araplar onlardan kağıdı öğrendiler. Semerkant’ta bir kağıt yapımevi kuruldu. Bu, dünya kültür tarihinde büyük bir ilerlemedir. İslam ülkelerinde bilimin, kültürün, eğitimin gelişmesinde kağıdın önemi  anlaşılmıştır. Kağıt üretimi buradan Avrupa’ya geçmiştir.

Kağıt , Ortadoğu’da kitap yazma konusunda önemli gelişmelere kapı açan bir gelişme sayılmaktadır.

·         Fars coğrafyasında Ceyhun Irmağı Amuderya; Seyhun Irmağı ise Sirderya adını taşıyordu. Batılı kaynaklarda bölge Transoxiana olarak biliniyordu. Araplar önce Mavera ül Ceyhun dediler. Ceyhun Irmağı ötesindeki topraklar anlamında. Bir ara Haytal adı da kullanıldı. Türkler ise Ögüz ve Çay Ardı olarak adlandırdılar.