Toplumsal cinnete az kaldı.
Son günlerde toplumsal şiddet iyice arttı. Toplumun ruh sağlığının bozulduğu açıkça görülmekte. Toplum adeta cinnet geçiriyor. Herkes öfkeli. Dokunsan patlayacak. TV’de izliyoruz. Türkiye’nin hemen her yerinde cinayet, futbol sahalarında kavga dövüş, silahlı saldırılar, sokak aralarında çeteler, annesini, babasını öldüren gençler, ve son günde gündeme oturan İstanbul Fatih’te cuma günü yaşanan vahşet aldı başını gidiyor…
İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’i canice katleden kasap Semih Çelik’in daha önce 5 kez psikolojik sorunları nedeniyle tedavi gördüğü öğrenildi. Semih Çelik (19), İkbal Uzuner (19) ve Ayşenur Halil’i (19) yarım saat arayla katletti. Edirnekapı surlarının üzerine çıkan Semih Çelik, öldürdüğü İkbal Uzuner’in başını kesip aşağı attı. Ardından boğazına ip geçiren katil zanlısı surlardan atlayarak yaşamına son verdi.
Sorun daha vahim noktalara ulaşmadan bir şeyler yapılmalı. Cinayetler, kavgalar, tecavüzler, fuhuş, uyuşturucu kullanma, hukuksuzluk, adaletsizlik, bölücülük, hırsızlık, yolsuzluk, güvensizlik, maneviyatsızlık rekor kırma noktasına geldi. Yaşadığımız sosyal buhrana o kadar çok örnek var ki, inanın bu başlıklar sadece yaşananların özet başlığı. Toplum gerçekten büyük bir çürüme yaşamakta.
Sokaklarda bırakın can güvenliğini, kendi evinizde bile can güvenliğiniz yok. Ülke içindeki çürüme yetmiyormuş gibi, açılan sınırlarımızdan kimin girip çıktığı belli olmadığı için yeni yeni belalara davetiye çıkarılmış durumda.
Vatandaş yoksul. İşsizlik almış başını gidiyor. Hayat pahalılığı insanları canından bezdirdi. Vatandaş 300-500 TL'lik faturasını dahi ödeyememekte. Soysal buhran, sosyal adaletsizlik almış başını ilerlemekte. Toplum genel olarak gergin. Geliri düşük olan aileler, geçim telaşı içinde. Hayat standartları yükseldi. Kira, fatura derken vatandaşın cebinde para kalmıyor. Diğer ayı nasıl getireceğini düşünüyor. Bu düşünceler, psikolojiyi olumsuz etkiliyor.
Ayrıca aile yapısı da değişti. Paylaşım azaldı, ilişkiler sekteye uğradı. Kimse kimsenin derdini anlayamaz oldu. En küçük bir olay bile büyük bir hal alabiliyor. Dikkatli olmak lazım. Bu gidiş, hiç iyi bir gidiş değil. Bu durumun sınırı olmadığı gibi, günden güne toplumun her yerini kanser gibi sarmakta…
Özetle söylemek gerekirse adeta bir toplumsal cinnet yaşanıyor. Sorun artık sadece İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’nü değil devletin tüm kurumlarını ilgilendiren bir boyut kazandı. Şiddet olayları böylesine tırmanırken, çocukları bile hedef alırken, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yeterince tartışılmaması, araştırma komisyonlarının kurulmaması, bazı yasal düzenlemelere gidilmemesi şaşırtıcı.
Her şeyden önemlisi, kalp ve ruhları besleyecek ve hayatın içindeki boşluklara yer vermeyecek tek şey, tam bir kulluk hâlidir. Toplumda huzuru yakalamak için Kalpler, ancak ALLAH ’ın zikri ile mutlu olur. Ruhlar, ancak O’na yönelmekle ıstıraplarından kurtulur. Sonsuz arzular, ancak Onunla elde edilir.
Tuncay Dalcı