Değişen Dengeler Işığında Esad’sız Türkiye'nin Suriye Politikası:
2024 yılı, dünya genelinde siyasi ve askeri anlamda yeni dengelerin kurulduğu ve mevcut güçlerin yeniden şekillendiği bir dönemi işaret ediyor. ABD’den Çin’e, Rusya’dan Avrupa’ya kadar birçok ülke ve bölge, kendi iç sorunları ve dış politikalarının etkisiyle hareket ediyor.
Almanya ve Fransa gibi ülkeler, iç politik sorunlar ve erken seçim tartışmalarıyla meşgul.
İngiltere ise ABD’de Joe Biden ile kurduğu iş birliğinde hayal kırıklığı yaşıyor.
İran ile İsrail’in tiyatro savaşlarında prestij kaybına uğrayan İran ve Hizbullah’ın aldığı darbeler, İran hükümetini zayıflattı.
Suriye'de rejim karşıtı gruplar HTŞ liderliğindeki Ebu Muhammed el-Golani ve Muhaliflerin askeri lideri Hassan Abdel Gani ile başlattıkları gruplar, Kısa zamanda Halep, Han Şeyhun, Hama ve Suriye’nin başkenti Şam’a girerek kutlamalar yaptılar.
Esad ve Baas iktidarı, rejim karşıtı güçlerin Şam’a girmesiyle sona erdi. Esad Rusya’ya kaçmış olabilir.
Suriye’deki 61 yıllık Baas rejimi sona erdi
Suriye'de 2011 yılında özgürlük talebiyle halk hareketleri başlarken rejim kitlelere şiddet kullanarak müdahale etti.
Binlerce kişinin öldürüldüğü rejim müdahaleleri, süreci iç savaşa dönüştürdü.
Irak-Suriye-Ürdün üçgeninde yer alan Suriye toprakları içerisindeki Tenef bölgesinde ABD desteğiyle varlık gösteren Suriye Özgür Ordusu (SÖO) güçleri, rejimin hakim olduğu saha üzerinde ilerlemeler kaydetti.
Suriye Ordusunun geri çekildiği bölgelerinde YPG/PKK’ ın yerleştiği gözüküyor.
Masa üzerinde ABD ve İsrail anlaşıp, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirip, Ülkeyi bölüp kendileri yönetmek için düğmeye bastılar.
Bu durum, Avrupa ülkelerinin Suriye meselesinde aktif roller üstlenmesini zorlaştırırken, Türkiye’nin daha belirleyici bir aktör olmasına fırsat sunuyor. Özellikle 4,5 milyonu aşan göçmen sorununun çözümünde Türkiye ile iş birliğine ihtiyaç duyan Avrupa, Türkiye'nin bölgesel stratejilerine daha ılımlı yaklaşabilir.
Bu karmaşık denklemde Suriye meselesi, özellikle Türkiye için bir güvenlik, göç ve bölgesel istikrar sorunu olarak hayati önemini koruyor.
Küresel Aktörler ve Suriye:
Suriye’deki gelişmeleri anlamak için, küresel ve bölgesel aktörlerin mevcut durumlarını ve olası politikalarını değerlendirmek gerekiyor:
1. ABD: Türkiye İçin Fırsatlar ve Sorunlar
ABD'nin Suriye politikasında öncelikli meseleler PKK/PYD/YPG ile olan ilişkileri ve İran karşıtı hamlelerdir. Ancak, Trump’ın yeniden ABD başkanlığına gelmesi durumunda, Suriye’den çekilme söylemleri yeniden gündeme gelebilir. Bu, Türkiye için iki önemli fırsatı beraberinde getirebilir:
- PKK/YPG’nin ABD desteğini kaybetmesi, terörle mücadelede Türkiye’nin elini güçlendirebilir.
- ABD ile ilişkilerde iyileşme sağlanarak Suriye’ye yönelik ortak bir çözüm geliştirilmesi mümkün olabilir.
Ancak bu süreçte Türkiye, ABD’nin İsrail’in çıkarlarına yönelik politikalarına karşı Arap ülkeleriyle koordineli bir tutum geliştirmek zorundadır.
2. Rusya: Enerji ve Etki Dengeleri
Ukrayna savaşı nedeniyle enerjisini büyük ölçüde kaybeden Rusya, Suriye'deki çıkarlarını korumak adına daha düşük maliyetli stratejilere yönelebilir. Türkiye, Rusya ile iş birliğini artırarak, özellikle Lazkiye ve Tarsus’taki üslerin korunmasına yönelik taleplerini dikkate alabilir. Bu, İran’ın etkisinin kırılmasına ve Suriye’de daha dengeli bir yapı oluşmasına zemin hazırlayabilir.
3. Çin ve İran: Bölgedeki Zayıf Halkalar
Çin, bölgede daha fazla etkili olmaya çalışsa da ABD, Rusya ve Türkiye'nin koordineli hareket etmesi durumunda yalnızlaşabilir. İran ise içerideki siyasi ve ekonomik sorunlar nedeniyle Hizbullah gibi vekil güçlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya. Bu durum, İran’ın bölgedeki etkisini daha da zayıflatabilir.
4. Türkiye: Türkiye’nin Suriye Politikası
Türkiye, mevcut fırsatları değerlendirmek ve Suriye'deki pozisyonunu güçlendirmek için stratejik bir yol haritası izlemelidir:
1. Güvenlik ve Terörle Mücadele
- PKK/PYD/YPG’nin etkisinin azaltılması için hem ABD hem de Rusya ile diplomatik temaslar artırılmalıdır.
- Sınır güvenliğinin sağlanması ve terör örgütlerinin lojistik kanallarının kesilmesi için sınır ötesi operasyonlara devam edilmelidir.
2. Göç Yönetimi ve Güvenli Bölgeler
- Türkiye’deki 4,5 milyonu aşkın Suriyeli göçmenin dönüşünü sağlamak için Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölgeler oluşturulmalı ve altyapı yatırımları yapılmalıdır.
- Uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapılarak göçmen krizinin insani boyutlarına yönelik destek alınmalıdır.
3. Bölgesel İş Birlikleri
- İran'ın etkisinin kırılması için Arap ülkeleriyle ortak bir politika geliştirilmeli ve Arap Birliği ile koordinasyon artırılmalıdır.
- İsrail ile çatışmasızlık ortamı sağlanarak, bölgesel bir denge oluşturulabilir.
4. Siyasi Çözüm ve Yeni Bir Anayasa
- Suriye'de kalıcı bir siyasi çözüm için Astana Süreci’ne ivme kazandırılmalı.
- Türkiye, Suriye'nin yeni bir anayasa oluşturma sürecine destek vererek, halkın iradesini temsil eden bir yönetim kurulmasını teşvik edebilir.
5. Ekonomik ve İnsani Yardımlar
- Suriye’deki yeniden yapılanma projelerine öncülük edilerek, Türkiye’nin bölgedeki ekonomik etkisi artırılabilir.
- Uluslararası yardım kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak, Suriye halkına insani yardımlar ulaştırılmalıdır.
Sonuç:
Dünyada değişen dengeler ve Suriye'deki yeni denklemler, Türkiye için hem tehditler hem de fırsatlar barındırıyor. Türkiye, aktif diplomasi ve askeri gücünü kullanarak, Suriye krizinde daha güçlü bir pozisyon elde edebilir. Hem bölgesel aktörlerle iş birliği yaparak hem de küresel güçlerin Suriye politikasını şekillendirmede rol alarak, hem kendi güvenliğini sağlayabilir hem de Suriye'deki istikrarsızlığı sona erdirme sürecine liderlik edebilir. Bu süreç, Türkiye’nin yalnızca Suriye’de değil, tüm Ortadoğu'da etkin bir güç olarak konumlanmasını sağlayabilir.
Tuncay Dalcı