BİLİR GÖRÜNMEK

 

'' Ben şair deyince Abdülhak Hamit'i bilirim.''

'' Soyadı neydi rahmetli reisül şuaranın ?''

'' Bilmiyorum. O kadar mühim mi bu.''

'' Rahmetliyi iyi bildiğini düşündüm de bir an. Onun için sordum. Bak, öğren. Tarhan idi soyadı. Peki, hiç ezberinde şiiri var mı?''

'' Yok. İşim gücüm var benim. Bir de oturup şiir mi ezberleyeceğim ?''

'' Kendi dilinle tuzağa düşüyorsun. Açık veriyorsun.''

'' Sen de amma ağır suçluyorsun beni.''

'' Peki, rahmetli şairin kamutay görevi var mıydı ?

'' Kamutay nedir ki ?''

'' TBMM. Orada hangi vilayetin mebusuydu, biliyor musun ?''

'' Hayır, bilmiyorum.''

'' Madem meraklısın; öğren. İstanbul mebusuydu.''

‘’ Hangi kitaplarını okudun ? ‘’

‘’ Ne kitabı yahu! Zaman mı var okuyacak ? ‘’

‘’ Okusan da anlamazsın ki. Yanında Osmanlıca sözlük olmalı. ‘’

‘’ Siz yeni nesil muallimler hep böyle Osmanlıya karşısınız.’’

‘’ Rahmetli şair ile Atatürk arasında da bir tartışma var.Biliyor musun? ‘’

‘’ Hayır. Ben böyle münakaşalara girmem.’’

‘’ Ünlü bir yontu ustamız şairimizin büstünü yapmıştı. Kimdi o ? ‘’

‘’Yahu, sen de beni hep imtihan ediyorsun. Nerden bileyim ben ? ‘’

‘’ Belçikalı bir hanımı vardı; neydi adı ? ‘’

‘’ Haydaaa! Yahu ben her şeyi bilemem ki .’’

‘’ Madem üstün buluyorsun O’nu. Öğren. Lüsyen Hanım derlerdi ona.’’

Bilgisizliği ortaya çıkmıştı. Kırıldı; yüzü karardı, omuzları düştü. Kös kös yürüdü gitti dükkanına...

1961, Orta 1'den terk Celal ,manifaturacıydı.

.......................