Devlet Bahçeli ne demek istedi?
İsrail, ABD ve Batılı emperyalistlerin desteğinde Gazze’den başlattığı saldırı ve işgali bugün Lübnan ve Suriye’ye kadar yayarak ‘direniş ekseni’ içindeki güçlere önemli darbeler indiriyor. Direniş ekseninin iki önemli halkası olan Hamas ve Hizbullah liderlerinin kalleşçe öldürülmesi ardı sıra yedikleri darbelerle ciddi olarak zayıflatılması, savaşın yarattığı yıkım ve tahribatın sürdüğü Suriye’nin bu sürece dahil olmak konusundaki isteksizliği, Rusya’nın Ukrayna çıkmazıyla meşgul olması ve Çin’in mesafeli duruşu, İsrail ve ABD’nin başını çektiği güçleri İran’ı doğrudan hedefe koyma konusunda cesaretlendiriyor.
İran’ın hedef alınması, bölgedeki en büyük tehdit in ortadan kaldırılması ve bölgenin kendi çıkarları temelinde yeniden dizayn edilmesi bakımından ABD ve İsrail için en kritik hamle olarak öne çıkıyor. Böylesi bir hamlenin kuşkusuz bütün bölge için çok önemli sonuçları olacaktır ki ABD Başkanı Biden’ın geçen hafta Almanya’da Almanya Başbakanı Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile yaptığı görüşmede Ukrayna sorununun yanı sıra İran’a olası müdahalenin de konuşulduğuna şüphe yok.
İşte Türkiye’deki Erdoğan iktidarı da hem böylesi gelişmelerin olası risklerinden kurtulmak ve hem de bu gelişmelerin ortaya çıkarabilecekleri olanakları bir fırsata dönüştürmek üzere olan Kürt sorunu konusunda yeni bir hamle yapmak zorunda kalmış görünüyor.
Devlet Bahçeli geçtiğimiz haftalarda, sürpriz bir şekilde DEM Parti grubuna yönelip milletvekilleriyle tokalaştı. Kısa süre sonra da “Silah bırakacaksa Öcalan gelsin, mecliste DEM grubunda açıklasın” çıkışını yaptı. Bahçeli’nin bu açıklaması ülke gündemini bir anda hararetlendirdi. Kimileri onu eleştirirken kimileri destek verdi; DEM Parti yöneticileri bile “Biz bile bu kadarını beklemiyorduk” şeklinde şaşkınlıklarını ifade etti.
Abdullah Öcalan için “Tecridi kaldırılırsa TBMM’de DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini duyursun” diyen MHP lideri Bahçeli’nin sözleri geniş yankı uyandırırken, terör örgütü PKK elebaşlarından Cemil Bayık’ın “Silahlı güçlerin çekilip çekilmeyeceğine biz karar veririz; Apo karar veremez” ifadesi, PKK içinde grupların ayrıştığını ve Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisinin zayıfladığını gösterdi.
Bahçeli’nin bu hamlesi, bir bakıma “hodri meydandı. “Yüz yıl savaş sürmez; gel, silah bırakıyorum de, her şey son bulsun” diyerek Kürt halkına güçlü bir mesaj verdi. Ancak bu mesaja kayıtsız kalan Kürtler de var, eleştiren Türkler de. Şehit aileleri ve gaziler de bu tartışmada görüş bildirdi.
Fakat şu bir gerçek ki, Bahçeli’nin bu açıklaması "İngiltere, ABD ve İsrail’in Türkiye’de oynamak istediği Kürt kartını büyük ölçüde boşa çıkardı." İsrail’in PKK ile iyi ilişkiler içinde olduğu bilinen bir gerçek;
Devlet Bahçeli’nin açıklamasından bir gün sonra İsrail ve ABD’nin oyunu ortaya çıktı.
Türkiye’nin bağımsız savunma sanayiinin kalbine dış güçler tarafından alçak bir terör saldırısı gerçekleştirildi. 5 şehidimiz ve 22 yaralımız var. Saldırının Türk Devletinin terörü sıfırlamaya dair çabasına bir cevap olduğu açık. Bu saldırının Bahçeli’nin konuşmasının ardın gelmesi dikkat çekici.
Kimler tarafından gerçekleştirilmiş olursa olsun TUSAŞ saldırısını, bu gelişmelerle birlikte okumak gerekiyor.
Sayın Bahçeli de öyle bir çıkış yaptı ki, bu vatanda yaşayan herkesin kardeş olduğunu net bir şekilde vurgulayarak, dış mihraklarla işbirliği içinde olan ve tahkiye siyaseti yapanlara ve Siyonist küreselcilere tam bir samimiyet testi yaparak hepsinin ipliğini pazara çıkardı. Buradan kuyruğuna bastı, ciyaklama sesleri terörün sahipleri ve hamilerinden geldi. Sayın Bahçeli Türk baharı hayali kuranların aklını almıştır. Kimin ne istediği ne istemediği ileriki günlerde daha da belirgin hale gelecek.
İsrail, ABD ve Avrupa'nın büyük İsrail projesi vade dilmiş topraklar hayalinin piyonu olmamalıdır!
Arz-ı Mevud, geniş bir coğrafyayı içine alır ve bugünkü İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye, Ürdün ve hatta Türkiye’nin güney bölgelerini kapsar. Tevrat'ta, bu toprakların sınırları Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne kadar uzandığı belirtilir. Türkiye'de, özellikle Hatay gibi güney illerinin bu alanın sınırlarına dahil edildiği ifade edilir.
Kürt kardeşlerimiz de bundan gerekli dersi çıkarmalıdır. Terör odaklarına ve Siyonist kan emicilere kendini daha fazla kullandırmamalıdır.
Sayın Devlet Bahçeli bu çıkış için en doğru kişidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve MHP lideri Bahçeli’nin arka plandaki motivasyonları ne olursa olsun, Cumhur İttifakı’nın bu noktaya gelmesinin, Devlet Bahçeli’nin siyasi kariyeri, bugüne kadar savunduğu değerler açısından büyük risk alarak attığı bu adımlarının kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Ülkücüler Vatanperverlik ve Milliyetçilik konularında asla sorgulanamaz. Tam da bu gözetilerek aklı devletimiz gereğini yapacaktır. Türkiye'yi mükemmel bir gelecek beklemektedir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Tuncay Dalcı