EBU MÜSLİM el HORASANİ
Asıl adı Abdurrahman bin Müslim'dir. Emevi Devleti'nin egemenlik dönemidir. 719'da İsfahan'da doğdu. Horasan'da dinsel ve siyasal bir amaçla ayaklanan halkın başına geçerek Emevileri devirmiş ; devlet yönetimine Abbasiler'i geçirmiştir.
Soyu nedir, nerelidir, nasıl yetişmiştir? Bu konularda binbir kaynak varsa da, bilgiler birbirini tutmaz. Kesin bilgi yoktur. Tarihçilerin üzerinde anlaştığı tek konu, Kufe ileri gelenlerinden ve Acl kabilesi başkanlarından Mak'il oğlu İdris ve İsa adlı iki kardeşin hizmetinde bulunduğudur.
İdris, kendisine hizmet eden Ebu Müslim'i, sonradan Abbasilere bağlı bir koldan gelen ve Balka'nın Humayma Köyünde yaşayan Muhammed bin Ali bin Abdullah bin Abbas'a verdi. Muhammed de bir süre sonra onu , yerine geçen oğlu İbrahim'e teslim etti.
İbrahim, Ebu Müslim'i takdir ederek , güvenerek o çevrenin ileri gelen bir ailesinden olan Ebül Necm Umran bin İsmail'in kızıyla evlendirdi.
Sonra onu Emin el Muhammed adıyla yücelterek , pek genç yaşta, Horasan'da çıkarılması planlanan ayaklanmanın yönetimiyle görevlendirdi.
Horasan halkı yıllardır Şam Emevi yönetimine karşı için için kaynamaktaydı. Kimi ileri gelenler de hoşnutsuzdu. Ebu Müslim başarılı ve etkili bir propaganda yürüttü.
Hareket Sefideç köyünde başladı. Bir gün içinde Merv'e yakın 60 köy halkının başına geçen Ebu Müslim, Horasan dehkanlarını islamlaştırmayı başardı.
Asıl ayaklanma 747'de başladı. Asiler, Emevilerin en çok güvendiği kumandan olan Horasan Valisi Nasir bin Seyyar'ın ordusunu yendiler. Bütün kabileler Emevilere karşı birleşti. Ayaklanma geniş bir coğrafyaya yayıldı : Beni Rabia kabilesi ve Yemen aşiretleri de katıldı.
Ebu Müslim, isyancıların başında önce Merv'e, sonra da Nişabur'a girdi. 747 yılıydı.
Emevi Halifesi II.Mervan'ın Doğu Valisi Yezid bin Ömer bin Hubeyre, ayaklanmayı bastırmak üzere Horasan'a bir ordu gönderdi. Ebu Müslim de bu gelişmeler üzerine, Horasan ve Maveraünnehir'den bir ordu meydana getirdi. Abbasi ileri gelenlerinden Kahtebe bin Şebib el Tai'yi ordunun başına geçirerek Emevilere karşı gönderdi. Kumandan Kahtebe bütün Emevi ordularını dağıtıp yendi ve Irak'a girdi. Büyük Zap Irmağı yakınında, Faluca Savaşı'nda Yezid'in kumanda ettiği Emevi Ordusunu da bozguna uğrattı.Ebu Müslim bu çarpışmalarda yer almamıştı.
Bozgun, Şam merkezli Emevi Devleti'nin sonu oldu. Yıl 750 idi. 80 yıl süren hanedanlıkta 14 halife tarihte yerini almış oldu.
Abbasoğullarından Ebül Abbas Abdullah, Kufe'de bir evde saklanıyordu. Ebu Müslim gönderdiği ihtilalcilerle onu gizlendiği yerden çıkartarak getirtti ve Halife ilan ettirdi. Abbasi Dönemi başladı. Abbasiler Atlas Okyanusu kıyılarında İndus Havzasına dek uzanan pek geniş bir imparatorluğa egemen oldular.
754 yılına dek, Ebu Müslim Horasan'da valilik etti. Bir aralık Kufe'de Halife'yi ziyaret etti. Seffah (kan dökücü) Abdülabbas devlet merkezini Şam'dan aldı; Kufe'nin kuzeyindeki Haşimiye'ye taşıdı. Sonra Dicle Irmağı üzerinde Bağdat kuruldu. Onun 762'de ölümünden sonra halifeliğe Ebu Cafer geçti. Şam Valisi Abdullah bin Ali de halifeliğini ilan etmişti. Halife Cafer , Elcezire ve Şam ordularını Ebu Müslim'in kumandası altında Abdullah bin Ali'ye karşı gönderdi. Nusaybin ( Nasibeyn Ovası ) yakınlarında iki ordunun çarpışması 5 ay sürdü. Sonunda Abdullah bin Ali yenildi, ordusu yokoldu, tüm hazinesi Ebu Müslim'in eline geçti. Yıl 754 idi.
Ebu Müslim galibiyetle eline geçen hazineyi Halife'ye teslim etmedi. Şam Valiliği önerildi; kabul etmedi. Doğruca Horasan'a döndü. Halife Ebu Cafer el Mansur , onun bu hareketlerini, uzun zamandır duyduğu kuşkuların ispatı saydı, hile ve vaadlerle Irak'a getirttiği Ebu Müslim'i Rumiye'de öldürttü. Bu, sıradan bir insanın katli değildi. İslam dünyası karıştı.Halife'nin ummadığı, beklemediği olaylar ardarda kendini gösterdi.
Ebu Müslim , islam tarihinde en başarılı kumandanlardan biri sayılır. Emevi devletini yıkıp Abbasi devletini kurduğu için tarihçiler ona nakıl -üd- devle unvanını uygun görmüşlerdir. Bunun anlamı Devlet Değiştiren'dir. İkinci bir unvanı da vardır : Sahib-ül-Devle : Devlet Kuran.
Abbasi Devleti'nin kuruluşu ve gelişmesi kolay olmamıştır. Ebu Müslim, ileri görüşlüydü. Emevi hanedanının tüm ileri gelenlerini yeni devletin yaşayabilmesi için ortadan kaldırmıştır.
Horasan'ın işlerini düzene koymuş, sınırlarını güven altına almıştır. Merv'de birçok cami de onun döneminde yapıldı. Yıkıntılaşan yapıların onarılmasını sağladı.
Çin ordularına karşı kazanılan Talas Savaşı da onun döneminde yer alan önemli bir tarih olayıdır. Yıl 751 idi.
Ebu Müslim dönemi binbir tuzakla, kumpasla, hile ve entrikayla geçmiştir. Abbasilerin kışkırttığı iki kumandanı, kendisine karşı ayaklanmıştı; onları astırdı. Buhara'da isyan çıkaran Şarik bin Şeyh ile kendisine karşı duran Kesil ül Huza'yı da öldürttü. Horasan'daki Arap boylarını, Rebia ve Kuza gibi yerli prensleri kendine bağladı.
Emevi döneminde Fars ülkesinde birçok kurum, kuruluş Şam için büyük önem taşıyordu.Ebu Müslim onları ve kendine karşı çıkma olasılığı bulunan tüm Arap asilzadelerini de ortadan kaldırdı.
Tarihçiler Ebu Müslim'i büyük kumandan, ileri görüşlü bir devlet adamı, zalim ve kan döken bir kıyıcı , soğukkanlı ve yiğit, acıma bilmez bir yönetici olarak nitelemişlerdir.
Fars mecusileri ( zoroastriyenler ) Ebu Müslim'i insan üstü bir yaratık , bir bakıma Tanrı olarak kabul ederlerdi. Halife'nin buyruğuyla öldürülmesi büyük tepkilere neden oldu. Sinbad adlı birisinin önderliğinde toplanan asiler Horasan'ın bir bölümünü, Rey vilayetinin tamamını ele geçirdiler. İsyan genişleyince Abbasi Halifesi telaşlandı. Cumhur bin Murad el İcli kumandasındaki Abbasi ordusu asilerin üzerine yürüdü ve tümünü ortadan kaldırdı.
Ebu Müslim'in inanç sistemlerini değişikliğe uğratan bir yönünün olduğu ileri sürülmüştür. Eski halk inançlarıyla yeni din anlayışını birbirine karıştırarak büyük bir topluluğu kendisine bağladığı iddia edilmiştir. Kimileri de Tanrılığın kendi varlığında göründüğünü bildirirler. Talebesi El Mukanna'nın kurduğu mezhepte , Ebu Müslim'in Tanrı olarak maddi bir biçim kazandığına, ''tecessüd''üne inanılır.
Ebu Müslim yalnız Fars diyarında değil, Anadolu halk topluluklarında da tanınmıştır. Fütüvvet teşkilatıyla halk arasında kutsallık kazanmış ; menkıbelere konu olmuştur. Onun kahramanlıkları , olağanüstü davranışları, masallaşmış yaşamını konu edinen destan ve öyküler Farsologların, Türkologların, Arabologların, şarkiyatçıların, oryantalistlerin ilgisini çekmiştir. Halkbilimde Ebu Müslimname adıyla eserler ortaya çıkmıştır. Fars, Arap ve Türk edebiyatında bu konu üzerinde çalışanlar çıkmıştır. Halk , Onu benimsemiş ve sevmiştir. Battal Gazi gibi, Danişmend Gazi gibi Onu da kendine maletmiştir.
Ebu Müslimname'de o bir kahraman olarak yüceltilmiş, Osmanlı'nın ilk yüzyılında yeniçeri ocağında ve diger asker ocaklarında, Ahilik gibi esnaf birliklerinde Ona ait menkıbelerin manzum olarak okunması bir gelenek olarak yerleşmiştir.
Ebu Müslimname'de Onun adı Sahib-i Dava'dır. Bir gece, rüyasında Peygamber Hz Muhammed başına taç koyar , sırtına gömlek giydirir. Bir kuşağı da beline sarar. Öldürülen aile bireylerinin öcünü Emevilerden almasını ister. Ebu Müslim, silahlı olmadığını, nasıl öldüreceğini sorar. Peygamber, insanoğlunun göremeyeceği bir balta gösterir. Balta Cebrail'in elinde parlamaktadır. Uyanınca, bakar ki, baltanın şekli bir kağıda çizilmiş olarak elindedir. Ebu Müslim , Demirci Ahi Hurdek'e bu balta çizimini gösterir ve yapmasını ister. Fakat 40 batman demir gerekmektedir baltanın ortaya çıkabilmesi için. Bir hafta sürer çalışma. Demirci baltayı yapar ve Ebu Müslim'e teslim eder. Öyle ağırdır ki balta, 7 güçlü insan baltayı yerinden kaldırmak şöyle dursun, kımıldatamamıştır bile. Ebu Müslim, bu baltayla Peygmber ailesine yapılan öldürümlerin öcünü alır.
Ebu Müslimname bu öyküyle varsıllaştırılarak çok okunan, sevilen bir halk kitabı durumuna gelmiştir.
-----------------------
26 Eylül 2023, Ürgüp.