Patolojik Sevgi kişinin sevdiği kişiyi nesneleştirmesi ve artık kendisinin bir uzantısı olarak görmeye başlamasıdır. Bu bazen bir anne/baba, bazen bir sevgili, bazen de bir eş olabilmektedir. Sevgi öyle ölçüsüz ve bencilcedir ki kişi artık muhatabını( sevdiği kişiyi) kendine has bir insan olarak görmez ve "Onda kendi benliğinin yansımasını" görmeye başlar. Aşık olduğu, bağlandığı kişide kendi benliğinin yansıması vardır ve kişi aslında kendine aşıktır. Bu yüzden onun ne hissedip aslında ne düşündüğünü asla göremez,bilemez. Dolayısıyla ona izdirap verir, onu boğar ama onun için en doğru olanı yaptığını, onun için kendini feda ettiğini zanneder.
Örneğin bir kadın, kocasına patolojik şekilde bağlandığında onun adına düşünüp,hareket etmeye başlar. Onun duygularını ve gerçek düşüncelerini hiçbir zaman göremez. Ancak ilişkisinin çok iyi olduğuna, mutlu olduklarına inanır. Her şeyi onun için yaptığını düşünür ancak aslında her şeyi kendisi için yapmaktadır, karşılık almak için. Bu yüzden karşılık alamayınca öfkelenir ya da kırılır.
Bir erkek patolojik bağlandığında eğer evli değilse körkütüm aşıktır. Aşkı için yapamayacağı fedakarlık yoktur. Ancak kavuştuğu anda sevdiğini değersizleştirmeye başlar ve onu tutsak eder, köle muamelesi yapar. Muhatabının ayrılmak ya da onu istememek gibi bir şansı yoktur. " Ya benimsin ya toprağın" gibi bir kişiliksizleştirme ile karşı karşıyadır muhatap. Ya da muhatabını direkt silip atmakla, boşamakla tehdit eder. Oysa ayrılmaktan ödü kopan kendisidir.
Bir anne patolojik bağlandığında çocuğun etrafında adeta tavaf eder. Her ihtiyacına karşı aşırı duyarlıdır öyle ki bu durum çocuk yetişkin olduğunda da geçerlidir. Anne kendini çocuk üzerinden var etmeye çalışır, kendini tamamen feda eder ona. Kendi hayatında tamamlayamadıklarıni onda tamamlamak ister, kendi hayatında ukte kalan şeyleri onda var etmeye çalışır. Örneğin anne okuyamamış ise çocuğunun ille de okumasını ister,bu konuda çocuğa direkt ya da dolaylı baskı yapar.Ya da kadının eşiyle tatmin edici bir duygusal ilişkisi yoksa burada çocuğunda ideal kocayı var etmeye çalışır ve bu rolü ona bilinçdışı yükler. Bu durumda çocuğun kendini var etmesine asla izin vermez. Kendi olmak istediğinde çocuk, "onun iyiliği adına" hemen engellenir. Bu yüzden 40 yaşına gelmiş ergenler çoktur toplumumuzda hala.
Bu perspektiften bakıldığında eş katliamları, kocasından boşanmak istedi diye öldürülen kadınlar, Vatan Şaşmaz 'ın patolojik bir aşk kurbanı oluşu ve en son 'çocuklarını öldüren baba' cinayeti. Patolojik sevginin birer uzantısı olarak karşımıza çıkar.
Eğer patolojik şekilde bağlı isek birilerine ' ki bunu kabul etmek hiç kolay değildir; çünkü insana içinde bulunduğu durum normal görünür' bağlandığımız şeyleri nesneleştirip onlara nasıl zarar verdiğimizi görmek için içinde bulunduğumuz duruma bir adım mesafeden bakmak yeterlidir. Gözlemlemek yani ezbere gitmemek.
İnsan neye aşırı bağlı ise o zaten en büyük imtihanıdır. Bu yüzden bağlanma noktasında rotayı Allah a çevirmek en ideali olur. Ancak sosyal ilişkilerdeki patolojik bağlamaların dindeki bağlanmaları da patolojik olmaktadır.Yine de bu durum, bağlanmayı doğru yöne kanalize edebilmek adına bi nebze frenleyici olabilir.
Eğer patolojik sevgi kurbanı isek de yapabileceğimiz şey asla irademizi devre dışı bırakmamak, kişiliğimizin pasifize olmasına izin vermemek ancak bunu mümkün olduğunca çatışmadan yapabilmektir. Bunun için her zaman açık ve net olmak, Sınır koymak( bi yere kadar müdahaleye izin vermek) ve her zaman duygu ve düşünceleri açık ve şeffaf şekilde ifade edebilmektir.
Ama bu hiç kolay değildir.
Ne yaşadığımızdan çok nasıl yaşadığımız belirleyicidir.
Ne dediğmizden çok nasıl söylediğimiz etkiler karşınızdakini.
Düşünce ve eylemlerimizin oluş şekline dikkat edelim. Bu anlamda kararlı ve özgüvenli duruş çok önemlidir.
Bunu en azından doğru tanımlayabilelim yaptıklarımızın farkında olmaya çalışalım.
Ve
Aynı şeyi yaparak, farklı şeyler beklemeyelim hayattan.
Sağlıcakla...