YUMURTA SEVER MERYEM BACI

Meryem bacı Ürgüp’ün Karağandere mahallesinde yaşıyor.

En sevdiği yemek yumurta.

Evin kümesinde dördü yumurtlayan altı tavuk var. Bir de horoz.

Meryem bacı, herkes işine gücüne gittikten sonra, evde yalnızken,

hemen yumurta pişirip yiyor çarşı fırınının taze somunuyla.

Yanına da bir soğan kırarak. Üstüne tuz ekeleyip.

Böyle böyle de etleniyordu.

Bekir ağa, akşam, kundura dükkanından gelince, bakıyordu ki, sofra kurulmamış; yemek yok.

Bazı akşamlar yalap çalap bir sofra düzülse de “iştahsızım

diyerek bir şey yemiyordu Meryem bacı.

Bir böyle, iki böyle…

Bizim avrat iştahsızım diyor, dooru dürüs sufra düzmüyor,

amma köpüp daşıyor.Bunda bir iş var.” diye düşünmeğe başladı Bekir ağa.

Bir gün, dükkandan erken geldi evine.

Gizlice girdi tandırevine, içeri.

Sindi bir dolaba.

Perdeyi çekti.

Bekledi.

Ayırdına varmadı Meryem bacı.

Ocağa kuru keven koydu. Tavaya tereyağı yaydı.

Bekir ağa görmese de, saydı yumurtaları…

Tam beş tane kırmıştı karısı.

Cızııır cızır pişmeğe başladı ki yumurtalar, dışardan bir ses duydu, tandırevinden çıktı. Bekir ağa hemen, sindiği yerden çıktı, iverek beş yumurta daha kırdı tavaya. Karıştırdı, kabuklarını sakladı çöp kutusuna. Yine perdenin arkasına sindi. Bekledi. Biraz sonra karısı dönüp geldi.

Baktı ki, yumurtalar tam kıvamında pişmiş.

Ocaktan aldı, siniye koydu. Testiden maşrapaya su doldurdu.

Soğan kırdı yumruğuyla.

Başladı yemeğe tavadaki yumurtayı. Ekmeği bandıra bandıra.

Bir süre sonra kesildi.

Yemeğin yarısı duruyordu.

Yüksek sesle dile getirdi şikayetini :

“ Alla allaaaa! Hasda mıyııım, hasda mı olacaaam? Yımırtaları niye bitiremedim ki? “

O sırada, perdenin arkasından çıkıverdi kocası. Meryem bacının ödü sıddı.

“ Hadi Meryem hatun hadiii ! Ne hasdasıın, ne hasda olacaaan? Beş sen gırdın, beş de ben. İtti on. Helbet bitiremen.”