BEYLERİN ÖYKÜSÜ

“ Çift çubuk gıyamet bu Sarı Garaman beylerinde. Hepden
Abdal beyi. Gınamak değil bu. Abdallık da suç değil; günah
değil. Emme bunların beyliği çift çubukdan. Ya değilse asaletli
değiller. İbiram Paşa zemanında zapdetmişler buraları.
Tarlanın, tapanın ne hökmü var ki ? Hem de bomboş bu
gördüğün yazılar. Ekergelerin yüzüne bakan yok. Dağlar
tümden meşelik. İbiram Paşa kırdırıyor ormanları ki, yerine dut
ağaçları diktiriyor. Güya ipekböcekçiliği yapacak halk.
Olmuyor. Netmeli, neylemeli öyleyse. Üzümcülüğü denemeli.
İşte bu oluyor bak. Neyse, laf nirdeen nireye geldi. Sözü
dağıttık. Zararı yok; gendimizi dağıtmıyalım da. Hah hah ha.
Bu varlığı hadsiz hisapsız Sarı Garaman beylerinden biri var
Nivşeerde yaşıyan. Mal mülk gani didik ya. Bi de avradı var ki
bu beyin; gaymak tabağı. Gün görmemiş bi afeti devran. Güne
çıksa güneş kıskanır; ayın zaten hiç hükmü yok. Ay tümden
aklını çıvdırır. Bey gocamış gayri; yaşlı. Tetiği galdırıp da
düşürmekden aciz. Beyin malını, davarını , malını maşatını
güden bir çoban varmış. Bey garısı onunla binip inmeğe
başlıyor. Dirkenee, Sarı Garaman beyi zaten yaşlı, dudağı
morarıyor, yüzü sararıyor,kirlice. Ölüp gidiyor. Ne gam…
Beyin dul avradı için değişen ne ki? Zaten yaşlı gocasından
beklediği bir şey yoktu. Tetiği galdırıp da düşürmeyi
beceremiyen herifinen ne alıp veremiyeceği vardı ki taze
avradın ? Neyse çobanınan gine inip biniyor. Dirkene gebe
galıyor çobandan. Netmeli, neylemeli ? Oyuncu gadınmış bey
garısı. Siyaseti ireliymiş. Hemen bi şayia: Yani gadın
yaydırıyor. Didirtiyor ki : “ Bey bu dünyadan göçüp gitti amma,
nur içinde yatsın; dünyadaki iyiliği yanında ermişliğe varıyor.
Beni boş bırakmıyor. Yaşarkene çocuğumuz olmadı. Öldükden
sonra bi emanet bırakayım dedi. Geceleri beni ziyarete
geliyor.” Şayia bu. Yayılıyor her yere. Erdaş Dağı yaylasından
Irmak boyuna dek.
Geceleri de çobana kefen giydirip, mezarlıktan ağrı konağa
yürütürmüş. Oyuna bak. Hem de çekinmeden. Gören de “
Ermiş efendimiz, beyimiz avradına gidiyor,” diye hem inanırlar,
hem de korkarlarmış.
O devirler öyle devirlermiş yavrıım.
İnsanlar korkarlarmış böyle şayialardan…Ermişlik masallarına
inanırlarmış.”

ALAADDİN’İN ÖYKÜSÜ

Nevşehir Lisesi…
Öğlen tatilindeyiz.
Derslerin başlamasına yarım saat var.
Kızılcin köyünden Alaaddin,
dersliğin güneş giren yerinde bir sıraya oturmuş düşünüyor.
Belli ki, öğleyin bir şey yememiş.
Peki, sabah kahvaltı yapıp da mı gelmiş okula?
Hayır.
Fakat, yine de yüzünde bir gülümseme…
Neden?
Çünkü Tuncer ile Doğan güreşe tutuşmuşlar.
Yıkışıyorlar.
Hem de ciddi ciddi bir güç gösterisi.
Güreş ilerledikçe Alaaddin, kahkahayla gülmeğe başlıyor.
Hiç ummadığımız bir anda Fizik öğretmeni Hasan Sarıkuzu
giriyor içeri.
Aynı zamanda Müdür Yardımcısı.
Demek, o gün nöbetçi ki, derslikleri geziyor; gezenekleri
denetliyor.
Güreşenler görmüyorlar içeri giren Öğretmeni. .
Gürültü, patırtı, sıralar yerinden oynuyor, gıcırdıyor.
Fakat, Sarıkuzu da sanki orada yıkışan yokmuş gibi,
Alaaddin’in üzerine gidiyor.
Yüzü apal, bağırıyor:
“ Sen, niye gülüyorsun be, karı gibi? “
Alaaddin’de yanıt yok.
Yüzünde donup kalıyor gülüşü.
Sarıkuzu, Alaaddin’in yüzüne iki tokat vuruyor.
Yine, güreşenleri görmezlikten gelerek derslikten çıkıp
gidiyor.
Biz Alaaddin’in başına toplanıyoruz.
Önce kızaran yüzü giderek ağarıyor.
Sonra elleri titremeğe başlıyor.
Yine de gülümsemeğe çalışarak, ellerini iki yana açıp
konuşuyor:
“ Yav, dağda inek dolaşır; boku bana bulaşır. “

FEVZİ ’NİN İTİRAZI

Kimya dersinden beklediği notu alamadı Fevzi.
Macide Kaptanoğlu’na Savcının hanımı derdik.
Masada oturur, ancak bir formül yazacağı zaman,isteksiz
isteksiz ayağa kalkardı.
Bütün bir ders yılı boyunca bir kez bile laboratuara inip deney
yapmadık.
Kimya formüllerini ezberliyorduk hep.
Fevzi itiraz etti aldığı nota.
Macide Hanım, ertesi gün yazılı kağıdını getirdi.
Çantasından çıkarıp bize gösterdi.Fevzi'nin yazısı güzeldi.
İnci gibi döşenmişti yanıtları.
“ İtiraz etmekte kararlı mısınız? “ diye sordu Macide Hanım.
Fevzi'nin kendine güveni tamdı.
“Helbet hocam, ben 9 bekliyordum; siz 5 vermişsiniz,” dedi.
Öğretmen okumağa başladı yazılı sınavı kağıdını .
“ Bu kimyasal madde fabrikalarda işlenir. Hammadde olarak
girer, aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi birçok safhadan
geçer ve mamul madde olarak istifadeye arzedilir.”
Bu yazıyı okuyunca sınıfta bir kahkaha dalgası yükseldi.
Yine sordu Macide Hanım,
“ İtirazınızda ısrarcı mısınız Fevzi Bey? “
Fevzi’de yanıt yok artık.