BİLGİ 5 HARFLİDİR; BEŞTE DÖRDÜ İLGİDİR

Beyşehir Gölü'nden alınan sular Çarşamba Kanalı ile Çumra'ya, Konya Ovası'na akıtılacak. Mühendislik işlerini Almanlar yürütüyor. İşçiler bizden. Her gün, görevini özenle , dakik yapan Alman mühendis her gün bir köylünün sürekli uyuduğunu gözler. Bir gün, öğrendiği Türkçeyle adama sorar.

'' Bakıyorum da, senin ne iş yaptığımızı hiç merak ettiğin yok. Biz burada ne işle megulüz. Şu bozkır güneşi altında, yana yana, terleye terleye niçin uğraşıyoruz. Hiç ilgini çekmiyor mu? ''

Köylü yanıt vermez.

'' Bak, bu kanal inşşatı bitince Göl'ün suları tarlalara akacak. Sen bire iki alıyorsun tahıl ekince. Sulamayla iki kat daha fazla ürün eelde edeceksin.''

Köylü uykulu gözlerini biraz açar.

'' Desene, o zaman şimdikinin iki katı fazla uyuyabileceğim. ''

                                                               ......................................

Rahva Düzlüğü'nen doğuya doğru ilerleyen otobüsümüzde öğrencilerimiz var. Van Gölü gökçe gökçe parlıyor. Solda Nemrut Dağı ve parazit koniler yükseliyor. Onlar GB-KD yönlü olarak Süphan, Tendürek Ağrı, Alagöz olarak uzanır giderler. Dünyada benzeri pek azdır bu dağ dizilerinin. Açıklamalar yapıyorum. Dinleyen de var,  uyuklayan da. Bir an, gözlerim, yaşı hayli ileri iki öğrencimize takılıyor. Sürücüye nerdeyse saldıracaklar. Neymiş, biraz sonra ortaya çıkıyor. Sürücünün teype taktığı müzik kasetini değiştirtmek istiyorlar. O da olmazlanıyor. Kendi ceplerinde taşıdıkları müzik kasetine itiraz ediyor. Birden, öyle bir düş kırıklığının içine düştüm ki.

Bıraktım jeomorfolojik-volkanoljik açıklamaları.

'' Yahu, sevgili gençler,'' dedim. '' Önümüzde Tatvan var, Van Gölü kıyılarına doğru ineceğiz. Dünyada böyle çarpıcı bir görüntü yoktur. Dağlar, yeni gelişen bir kent, göl kıyılarının güzelliği. Hiç mi ilgilendirmiyor sizi. Nasıl coğrafya öğretmeni olacaksınız ? Bu ilgisizlikle eğitmenlik olur mu? Ne öğreniyorsunuz ki, ne vereceksiniz öğrencinize. Burada bırakıyorum açıklamalarımı. Değmezmiş demek ki. Yazık ! ''

                                                                 ......................................

Öğretmenevi bahçesinde, bir çardak altında oturuyorum. Sıcak bir günü yaşıyor Damsa Koyağı. Maden suyu içerek serinlerken, Tahsin Ağa İlçe Halk Kütüphanesi'nden aldığım kitapları gözden geçiriyorum.

Birden yan masada oturan gençten birisiyle gözgöze geliyoruz.

Gülümsüyor . '' Anladım, '' diyor. '' Siz öğretmensiniz.''

Onaylıyorum. Tanışıyoruz. Samsun'un bir ilçesinde görevli coğrafya öğretmeni Temel  Kılıç. Yanında eşi var; ilkokul öğretmeniymiş. İlkokul öğrencisi oldukları belli iki kız çocukları var; ellerinde tablet.

Yarenlik ediyoruz.

'' Hocam, Kapadokya İlçesine gitmek istiyoruz.''

'' Öyle bir ilçe yok,'' diyorum. '' Kapadokya İlk Çağda bu coğrafi bölgenin tarihsel adıdır.. Sınırları yüzyıllar içinde genişlemiş, daralmış.  Güneyde Toroslardan, kuzeyde Canik Dağlarına; doğuda Malatya Bölgesinden batıda Konya Hazzasına...Tarihi Coğrafyası ilgiçtir ülkemizin: Trakya, Bitinya, İyonya, Pamfilya, Arzava, Frigya, Kilikya, Kizzuvatna, Hurri-Mitanni, Urartu, Sophene, Pontus, Galatia, Paflagonya...''

'' Aman Hocam, ben bu saydığınız bölge adlarını ilk duyuyorum.''

'' Fakültede demek ki size öğreten olmamış. Ben bu bilgileri 1985'den bu yana yalnız kendi fakültemde değil, Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğrencilerine de veriyorum.''

'' Maalesef biz hiç görmedik bu dersleri. ''

'' Öğretmen adayları her bilgiyi fakültede alamayabilir. Meslek yaşamında özünü geliştirebilir. Bu konularda sayısız yayın var. Kitaplar yanında dergileri izlemek de mümkün. ''

'' Kapadokya İlçesi demiştik. ''

'' Kızılırmak'ın içinden geçtiği Avanos var. Çanak çömleği ünlü. Seramik sanayisi diyoruz. Sanırım orayı kastediyorsunuz. Bir Karayolları Haritanız muhakkak vardır.''

'' Maalesef. Bir harita almadık yanımıza. ''

'' Bölge müdürlükleri, şube şeflikleri dağıtıyor TCK haritalarını. Yoğun emekle hazırlanmış güzel haritalardır. Eğitmen olmasa da her insan onlardan bir tane edinmeli. O olmazsa rastlantılarla yol alırsınız. Planlama yapamazsınız. Rantabl olmaz yolculuğunuz. Pahalıya da malolabilir.''

Anlattım Avanos'u. Yolunu gösterdim. Vedalaştık.

O gün evime dönünce, Facebook'ta ad vermeden meslekdaşımı anlattım. Haritasız yola çıkmanın bir coğrafya eğitmeni için ne demek olduğunu alattım. Birden, saldır yorumları ardarda gelmeğe başladı. Yarası olan gocunur. Bir hanım beni yalancılıkla suçluyordu. Böyle bir karşılaşma olmamış, meslekdaşlarımı ağırlamışım. Yavaş ol bakalım hanfendi. Eleştirmek gerekir. Neden böyle panikledin ? Kaldı ki, o yazımda soruyorum da '' Biz nasıl coğrafya öğretmeni yetiştirmişiz ? Haritanın yararlarını anlatamamışız''  da diyordum. Destekleyen, güzel yorumlarla beni haklı görenler de vardı.

Demek ki neymiş ? Haritasız yola çıkarsan Kapadokya adlı bir ilçe var mı, yok mu; bilemezmişsin.

Demek ki neymiş ? Bilgi 5 harften oluşuyormuş. Beşte dördü ilgi imiş.

..................................

15 Kasım 2024