Gözlerini Selanik’te açar
Ülke bitkin, perişan… Cehalet her yerde, rüşvet, iltimas, kötü yönetim ne ararsan var.
Osmanlı Devleti çoktan imparatorluk vasfını kaybetmiş ‘hasta bir adam’
Devleti olumsuzluklar kemirmektedir
Nereye baksan gerilik, perişanlık, sefalet, yokluk, yoksulluk…
Millet savaş yorgunudur
Yanlış kararlar, milletini tanımayan liderler, ne yaptığını bilmeyen yöneticiler milletin kaderi ile oynamakta, ülkenin geleceği karartılmaktadır.
Büyük devletlerin oyuncağı haline gelmiş, her istenileni yapan bir devlet…
Bu olumsuzlukların tam ortasında kapıyı çalan 1. Dünya Savaşı ve bu savaşa ülkeyi sokmaya çalışan gözleri kapalı, macera tutkunu liderler…
Varını yoğunu Çanakkale’de eriten bir ülke
Okulsuz, yolsuz köyler
Kendi haline bırakılmış şehirler
Eşkıya kaynayan dağlar
Yokluğun kader sayıldığı bölgeler
İşte böyle bir ortamda
Böyle bir zamanda
Tüm bunların yükünü omuzlamaya çalışan bir lider olarak ortaya çıkar…
Dur durak bilmez
Trablusgarp, Suriye, Çanakkale… Nerede bir problem, nerede bir saldırı varsa Mustafa Kemal oradadır.
Yöneticileri uyarır
Mektup üstüne mektup yazar
Ondan korkarlar, ‘bu tekin değil, başımıza iş açacak’ kaygısı ile ondan uzaklaşırlar.
‘Her şey bitti’ dendiği bir anda, O yeniden başlar
Tüm olumsuzluklara göğüs gerer
‘Yok, yapamazsın, olmaz’ denilen her şeyin üstüne gider, yılmaz, gerilemez, inancını kaybetmez.
Kendine inanan bir avuç insan ile olmazı başarmak için yola çıkar.
Yardımcısı Allah’tır
Desteği millettir
Enerjisi ise ülkeye bağlılığıdır
O, bu ülke için bir şanstır
Bu milletin makûs talihini yenecek olan liderdir
Tüm bu çalışmaları yürütürken yardım alamadığı gibi, hakkında ölüm fermanı çıkarılan bir liderdir.
Samsun’dan yükselen ses, 9 Eylül’de İzmir’de son bulur.
Her şey bitti demez
Bu defa da cehaletle ve yoklukla savaşmaya başlar
Fabrikalar, yollar, okullar, demiryolları ile donatmak ister ülkesinin her karış toprağını…
Yenilikler peş peşe gelir
Vatan aşkı, millet sevgisi ile atan bu kalp 1938 yılının 10 Kasım’ında susar…
Unutmadık, unutmayacağız…