BÜKREŞ DEDİKLERİ BİR BÜYÜK ŞEHİR
'' Oğlun Umut Devrim'in Bükreş'te mimar olduğunu biliyoruz. Romanya'ya gitmişsin.''
- Evet, 4 kez gittim. İlk gidişim Atatürk Hava Limanı'ndan oldu. Sonrakiler Sabiha Gökçen'den. 1 saat 25 dakika kadar sürüyor. Uçak Karadeniz üzerinden geçiyor, Bulgaristan'ın KD'sundan...Tuna yukardan güzel izleniyor. Doğuya doğru akarken keskin bir dirsekle kuzeye yöneliyor. Çünkü kristalin kütlede vadisini oradan açamıyor; yolunu uzatıyor.
'' Bulgaristan nasıl görünüyor ? ''
- Ekili dikili alanlar gömgök, düzenli. Küçük kasabaların hava alanlarında uçaklar görülüyor. Sanırım tarımsal ilaçlamada kullanılıyor. Bir de tüm yolların iki geçesi pek güzel ağaçlandırılmış.
'' Bükreş Hava Limanı kimin adını taşıyor ? ''
- Henri Coanda Uluslararası Hava Limanı.
'' Bükreş şehri Tuna üzerinde mi ? ''
- Tuna'nın kuzeyden gelen Damboviça kolu üzerinde , denizden 90 metre yüksekte yer alıyor Bükreş.
'' Tarihi hakkında ne diyeceksin ? ''
- Eflak prenslerinin paytahtı Tirgovişte şehrini korumak için yapılmış Bucuresti Kalesi. Tarihi pek eski olsa da 1460 yılından sonra Eflak Prenslerinin rağbetiyle önem kazanmağa başlamış. Eflak Osmanlıların Memleketeyn ( Eflak ve Boğdan ) dedikleri Ulah diyarı, Ulahya... Yıldırım Bayezid Osmanlı Sultanıyken Türk egemenliğine geçmiş bu bölge. Eflak prensleri 1462 'de Bükreş'te oturma buyruğuna uymuşlar. Bükreş, Tuna'ya Targovişte'den daha yakın olduğu için Türk yönetimi için denetimi kolaylaşmış oluyordu.
'' Bükreş hangi tarihte Türk egemenliğinden çıkıyor ? ''
- 1878 Berlin Antlaşmasıyla Osmanlı'ya bağlı olmaktan çıkıyor ve bir Krallık olarak Avrupa haritasında yerini alıyor. Başkent Bükreş oluyor yine.
'' İki dünya savaşında Bükreş ne durumdaydı ? ''
- Birinci Dünya Savaşı'nda ( 1917-18'de Türk ordu birlikleri de oradaydı ) da İkinci Dünya Savaşı'nda da Romanya önce Alman ordularınca işgal ediliyor. 31 Ağustos 1944 günü de Sovyet Ordularının işgali başlıyor.
'' Kralların Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri nasıldı ? ''
- Balkan Devletleri arasında barışın kökleşmesine özel bir önem veren Mareşal Kemal Atatürk, İstanbul'da bulunduğu sırada Kral Karol, lüks yatıyla Köstence'den gelerek O'nu ziyaret ediyordu ve görüşüyordu. İki devletin yöneticileri arasında iyi komşuluk ilişkileri vardı.
'' Osmanlı tarihinde Bükreş, savaşların ardından antlaşmalar yapılan bir merkez olarak da önemli, değil mi ? ''
- Evet. Mohaç Savaşı öncesinde Orta Avrupa'nın güçlü Macar Krallığının orduları iki kez Bükreş'i işgal ederek yakıp yıkıyor. 1630'dan başlayarak barış içinde yaşanılan kentin nüfusu 100 bine ulaşıyor. Ne var ki, 1660 ve 1676'daki veba salgınlarıyla nüfus yitiriyor, kasabalaşıyor. Şehir 12 savaş ve işgal yaşıyor tarihinde. Salgın hastalıklar, açlık da var. 6 büyük yangın, 6 deprem felaketi. Son deprem 1977 mart ayında oldu.
Romanya'da Yaş gibi, Bükreş de barış görüşmeleri açısından önemli. Ruslarla yapılan savaşlar, Sırbistan, Bulgaristan sorunları, Balkan Savaşı'na son veren anlaşma.Kronolojik olarak sıralayalım : 1812, 1886, 1913, 1918.
'' Bugün Romanya'da hangi etnik gruplar yaşıyor ? ''
- Romanya, Yahudilerin yaşamak için yeğlediği ülkelerden biriydi. Alman Nazi işgali döneminde onbinlerce yahudi ya öldürüldü ya da ülkeden göçe zorlandı. Bugün sadece Bükreş'te 100 binden çok Yahudi olduğu sanılıyor. Romanya haritasına baktığımız zaman birçok şehrin iki adı olduğunu görüyoruz. Bu, orada Almanların yaşadığını gösteriyor. Romanya'nın germanik halkına Sakson deniliyor. Bunlar son derece temiz, düzenli köylerde yaşıyorlar. Çalışkan, üretgen bir halk. Okullarında Romence yanında Almanca eğitim alıyorlarmış. Müzikte pek yetenekli Çingeneleri de anmalıyız. Ayrıca Bulgarlar, Pomaklar, Türkler, Ruslar ve Ukraynalılar da var. ''
'' Moldova halkı Romen mi ? ''
- Bükreş'te gezerken bazı binaların duvarlarında yazılar gördüm. Moldova Romanya'dır. Romencenin değişik bir şivesini kullanıyorlar. Eski Moldova SSCB'nin 15 cumhuriyetinden birisiydi. Bugün bağımsız bir Doğu Avrupa devleti. Aralarında kolay anlaşıyorlar. Bizle Kıbrıs, Nahcivan-Azerbaycan gibi. Önünde sonunda Moldova da Romanya sınırları içine alınacak diyen Romen ulusalcılarıyla da konuştum. Çok inançlılar.
'' İklimi nasıl ? ''
- Her mevsimini yaşamak gerek. Biz Bükreş'te yaz aylarında bulunduk. Sıcak. Aşırı sıcak günlerde halkın bir bölümü Transilvanya Alpleri üzerindeki serin, güzel, çayır çimenli yaylalara göç ediyor.
'' Ulaşım ne durumda ? ''
- Bulgaristan'daki Ruscuk'tan Yergöğü'ne ( Giurgiu ) Tuna üzerindeki köprüyle tren geliyor. Bu demiryolu Bükreş'i Ukrayna'ya, Macaristan'a da bağlıyor. Demiryolları son derece iyi planlanmış. Dağ eteklerindeki köylere kadar ray döşenmiş. Bazı hatlarda çift katlı vagonlar gördüm. Turizm mevsiminde canlılık artıyor. Köstence'den gelen bir demiryolu da Sırbistan ve Macaristan ile bağlantıyı sağlıyor.
'' Köstence ne durumda ? ''
- Dobruca. Güneyini güreşçileriyle ünlü Deliorman sınırlandırıyor. Verimli bozkırlar var. Tahıl iyi yetişiyor. Buğdayı, mısırı ünlü. Güneyde tepelikler orman...Romanya'nın en büyük limanı, turizm merkezi Köstence burada. İç bölgelere demiryolu, karayolu ile bağlı. Romanler Constanta diyor.
'' Dobruca tarih boyunca neler yaşamış ? ''
- Traklar yaşamış. Bizim Trakya adı da onlardan geliyor. Pers Hükümdarı Dara ele geçirmiş. Grek, İskit, Kelt, Roma, Bizans, Bulgar Türkleri, Peçenekler...Padişah Murad I döneminde Dobruca'da Osmanlı egemenliği başlıyor.1389. Orduların sefer yolları üzerinde. Bölge (Sancak) giderek Türk nüfusuyla dikkati çekti. Tuna bölgesinde Türklerin yaşamak için yeğlediği bir yurt oldu. XVII. Asırda Babadağ 100 bini aşan nüfusuyla bir Türk şehri olmuştu. Rusların Kırım'ı işgali üzerine onbinlerce Tatar göçetti ve Osmanlı yönetimi onları Dobruca'ya yerleştirdi.
'' Kırım Savaşı ve 93 Harbi sırasında burada da yoğun çarpışmalar oldu, değil mi ? ''
- Evet. Savaşların tüm acılarını yaşadı bölgenin halkı.
'' Şehir, kasaba adları da ilginç. ''
- Tulça, Mangaliya, Mecidiye, Çernavoda, Babadağ, Hırsova, Güney Dobruca'nın başkenti de Namık Kemal'in eserinde adı geçen Silistre şehri...
'' Bugün Dobruca bütünleşik bir yapıya sahip mi ? ''
- Birinci Dünya Savaşı'nda Türk ordu birlikleri Dobruca'ya girdi. Burası 4 merkezi devlet tarafından yönetilecekti. Fakat savaşı kaybettik. 1913'te Dobruca'nın güney bölümünü Bulgarlardan alan Romanya 1921'de Dobruca'nın tamamını sınırları içine kattı. Fakat, 1940'da fiilen, 1945'te de resmen güney bölümü Bulgaristan'a devredildi.
'' Bu durumda Dobruca'da Romenler, Pomaklar, Bulgarlar ve Türkler yaşıyor. ''
- Evet, doğru. Denizci, ulaşım işlerinde maharetli Grekleri, müzisyen özellikleriyle dikkat çeken Çingeneleri de ekleyelim. Hamdullah Suphi Tanrıöver , Bükreş'te sefirimiz iken Atatürk'ün isteğiyle bazı Türk aileler ,Romanya hükümetinin izniyle Türkiye'ye göçetti. 1930 ile 58 arasında 52 bin Türk bu uygulamadan yararlandı. Niğde'nin Gölcük İlçesine bağlı Misli-Konaklı kasabası Romanya göçmenleriyle meskundur. Orada demirci Hasan Kaplan da benim 1965'den beri tanıdığım iyi bir insandır.
'' Romanya ulusalcıları bu durumda Moldova kadar Dobruca'yı da düşünüyorlar. ''
- Evet, biz nasıl ki Kerkük için üzülüyorsak, Mareşal Önder Atatürk'ün doğum yeri olan Selanik'in sınırlarımız dışında kalmasına üzülüyorsak, Sultan Hamid'in Kıbrıs'ı Britanya Devleti'ne vermesine üzülüyorsak, Romanya aydınları da aynı biçimde Dobruca' nın bölünmüş olmasını kabullenemiyorlar.
'' Bükreş yaşanılacak şehir mi ? ''
- Hani derler ya, şehrin içinde parklar var. Bu söz Bükreş için şöyle değiştirilebilir. Parkların içinde bir şehir var. Kuzeyden gelen birçok çayın önleri bentlerle kesilerek gölcükler,deryacalar oluşturulmuş. Tatlı su, uygun iklim, elverişli ekolojik koşullar ve ota, çalıya, çiçeğe, fidana, ağaca saygılı bir halk bu şehri yemyeşil yapmış. Balkan şehirleri, Tuna hazvası şehirleri içinde en güzeli diyebiliriz. Su sporları için uygulama alanı bu gölcükler. Ben göl kıyısı turları yapmağa doyamadım. Çocuklar, gençler kayıklarla yarışıyorlar, yüzüyorlar. Çevre spor tesisleriyle dolu. 1930'larda İstanbul'dan hareket eden gemilerle Türk aydınları Tuna yolculuğuna çıkarlarmış. Demek, Atatürk dönemi, Türk Lirası da değerli, gemi belli iskelelerde dururmuş. Yolcular iner, çevredeki kentleri ziyaret ederlermiş. Bükreş, Doğu Avrupa'nın Paris'i olarak bilinirmiş. İstanbul'da istediği nitelikte eşya bulamayanlar için Bükreş bir cennet gibiymiş. Tuna'dan Batı'ya adlı gezi kıtabında hukukçu,eğitimci yazar İsmail Habib Sevük böyle bir yolculuğu pek güzel anlatır. Gemi daha sonra Demirkapı geçidinden geçerek Budapeşte'ye, Viyana'ya, Almanya'nın orta bölgelerine doğru ilerlermiş. Dönüş için, daha değişik yerler görmek amacıyla gemiye binilmez, Akdeniz limanlarından Ege'ye, Marmara'ya geçilerek İstanbul'a gelinirmiş.
'' Olumsuz bir durum yok mu ? ''
'' Eski Devlet Başkanı Çavuşesku'yu unutmamışlar. Koca bir mahalleyi ortadan kaldırıp oraya dünyanın en büyük sarayını yükseltmesini ülkenin çöküşü olarak görüyorlar. Bugün o saray parlamento olarak ,hizmet veriyor. Tüm bakanlıkları da orada toplamışlar . ''
'' Duyduğuma göre kilise ve katedrallere aşırı derecede yüksek paralar harcanıyormuş.''
- Evet, aydınlar buna da tepki gösteriyorlar. Muazzam bir katedral inşa ediliyor. 10 yıl önce başlamış. Belki daha 20 yıl sürer diyorlardı.
'' Bir de Tuna'nın kestirme yoldan Karadenize ulaşması için açılan kanal inşa ediliyordu.''
- Evet. Bu da Romanya ekonımisine büyük darbe indirmiş. Halkın yaşam kalitesini düşürmüş, yoksulluk artmış, enflasyon yükselmiş. Bir anlamda bu kanal sevdası Çavuşesku'nun sonunu getirmiş.
'' Bükreş'te neye imrendin ? ''
- Bükreş'te ulaşım kolay. Raylı düzen iyi işliyor. Metrosu da var. Taksi de ucuz. Her yere kolay ulaşılıyor. Ülkede nitelikli patates yetiştiriliyor. Gayet besleyici. Kenti gezerken acıktığımda o küçük aşevlerinden birine girip bir tabak patates kızartması yiyordum. Doyup kalkıyordum.Gezmeğe devam.
İmrendiğim bir şey de, bizde olmaz; hanımlar sahaflarda kitap seçiyorlar. Okuma alışkanlığı var. Nitelikli yayınlar yapılıyor.
'' Müzeleri ünlüymüş.''
- Her şeyin müzesini yapmışlar. Köy evlerini ülkenin her yerinden taşıyıp müzeye koymuşlar. Jeoloji, Tarih...Ekmek müzesi olur mu? Yapmışlar.
'' Başka hangi şehirleri gördünüz ? ''
- Oğlumun bol zamanı yok. 2 günlük bir turla bizi kuzeye, kuzeybatıya doğr götürdü. Braşov güzel. Kış sporları merkezi. Üniversitesine imrendim. Eski evleri onarmışlar; otele, restorana çevirmişler. Sibiu da güzel. Tarihi bir şehir. Her yer turist kaynıyor.
'' Pahalı mı ülke ? ''
- İlk gittiğimde 1 TL 2 Bani ediyordu. Bize normal gelmişti. Son gidişimde tersi olmış; 2 TL 1 Bani ediyordu.
'' Teşekkür ederim. Biz de sizinle Romanya'yı ziyaret etmiş , Bükreş'i ve diger birkaç şehri görmüş kadar olduk.''
.........................
Bu seyahatname de burada biter. Sosyal Bilgiler Öğretmeni Sevgili Orhan Aydın sordu, ben yanıtladım. Bir ülkeyi, bir başkenti kısa süre içinde tanımak, tanıtmak zor, hatta olanaksız. Ol nedenle biz bu tür sorulu yanıtlı yazılara ''Gözucuyla '' diyoruz.
.............................
31 Ekim 2024. Ürgüp