EĞİTİMCİ EMEKLİLER

Ortaokul, lise ve üniversitelerde toplam 45 yıl görev yaptım.

Gençliğim hep araştırmakla, toz duman içinde , incelemekle geçti; doktora yaptım, sınavlardan geçerek.

yabancı dil sınavı vererek yardoç oldum; yarkurulların raporlarını bekleyerek. 

İki kez kazaya uğradı,sınavlarla doçent oldum.

Beni tehlikeli kişi olaraak bilenlerin baskısıyla 4 yıl geç profesör oldum.

Birçok öğretim üyesi ayda 6 saat ders vermezken ben günde 6 saat ders verdim.

Eğitim fakültesi öğrencisinin izleyeceği kitap yoktu; girdiğim tüm derslerin kitaplarını yazdım.

30 yıl görev yaptığım Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi'nde 31 kitabım yayımlandı.

Kimi rektörlerle uyuşmadım; yaprak kımıldamadı, o dönemlerde tek bir yayınım çıkmadı.

İstanbul,Kayseri, İzmir, Bursa, Ankara'da binbir zorlukla,bedelini ödeyerek kitaplarımı yayımlattım.

Bugün onlar hala ders kitabı olarak değerlendiriliyor üniversitelerde.

9 yıl önce emekli oldum. Hala araştırıyor, inceliyor, arşivimi geliştiriyorum, 

kitaplığımı varsıllaştırıyorum.Eski yayınlarımın yeni baskıları için girişimlerde bulunuyorum.

Eşim, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Önlisans mezunu ilkokul öğretmeniydi.

Köylerde, gecekondu mahallelerinde, 

               kentlerin yoksul semtlerinde 34 yıl onurla, gururla  görev yaptı.

Her yerde sevilen, takdir edilen bir eğitimci olarak dikkat çekti.

Yetiştirdiği öğrenciler üniversite bitirip yurtdışında master çalışması yaptılar.

Şimdi o da emekli.

TBMM'nde bazı mebuslar ilkokul mezunu olmalı. Sanırım birçoğunun ilkokul diploması şaibelidir.

İlçelerde, dışardan bitirmeyle ,uyduruk sınavlarla almışlardır o basit belgeleri.

O mebuslar bir dönemde,sadece 2 yıl yasama görevi (!)  yaptıktan sonra emeekli olduklarında

aylığa hak kazanırlar.

Aldıkları tutar-meblağ- 50 bin TL kadardır.

Demek istediğim şudur : Biz iki eğitim emekçisi, ancak bir emekli mebusun yarısı kadar aylık gelire sahibiz.

Bu ülkede eğitime verilen değer bu kadar işte.

Her yıl okul açılışlarında, 24 kasımda,16 martta çıkıp konuşurlar: 

Biz eğitime şöyle önem verdik, böyle yatırım yaptık.

Evet, gerçekten değer verdiğiniz belli oluyor. 

Keşke hiç değer vermeseydiniz, bundan kötü olmazdı.

Bu düzene ben  İSYAN EDİYORUM.