NABZA GÖRE ŞERBET VERMEK

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Kayseri’nin seçkin ailelerinden Feyzioğlu ailesinin çocuğu olarak dünya gelen Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nun siyaset dünyamıza sağladığı bir katkıdır “Nabza göre şerbet vermek” deyimi.Yani siyasal ortama(konjenktüre) uygun davranmayı, kendisinin görüşüne uygun olmasa bile muhatap olunan kişi ya da kişilerin hoşlanacağı şeyler söylemeyi ifade eder. 

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı olarak görev yaptığı 1950-1960 DP döneminde öğrencilerine “Nabza göre şerbet vermeyin”   öğüdünü aktardığı için Milli Eğitim Bakanı tarafından apar topar görevinden alınmıştı merhum Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu. Daha sonra CHP de önemli görevler yaptı. CHP’den ayrılıp Güven Partisi’ni kurdu, 1980 öncesi MC(Milliyetçi Cephe) hükümeti dönemlerinde koalisyon ortağı olarak Başbakan Yardımcılığı ve Bakanlık yaptı.

Nabza göre şerbet vermek kendisini “aydın” ve “bilim adamı” olarak tanımlayan kişilere yakışan bir davranış türü değildir. Bilim adamları ve aydınlar kişilerin hoşlanıp hoşlanmadığına , çoğunluk görüşüne bakmaksızın doğruyu ,gerçeği söylemek zorundadırlar. Küçük kişisel çıkarlar ya da korku ortamının yarattığı iklimlerde çoğu insanlarda nabza göre şerbet verme eğiliminin yaygın bir davranış türü olarak karşımıza çıktığı da aşikardır.

Aynı şekilde “din adamları”nın da nabza göre şerbet vermek lüksü yoktur. Gerçeği anlatmak durumundadırlar. Nabza göre şerbet vermenin zorunlu olmadığı halde herkese “iyi görünmek” bazı insanların doğal yaşam tarzı olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Aslında nabza göre şerbet vermeyi gelenek haline getiren insanlar toplumun çoğunluğu tarafından sevilen ve benimsenen insanlar değildirler. Bu tür insanlar yine de nabza göre şerbet vermeye devam ederler.

Yapıcı eleştiri ve özeleştiri insanları geliştiren durumdur. Bazı insanların kendi hatalarını görmeleri mümkün olamayabilmektedir. Onlara uygun zamanda uygun bir dille hatalarını anlatmak gerekmektedir. Nabza göre şerbet veren insanlardan yapıcı ve gerçekçi eleştiri beklenemez.

Her zaman doğruyu söyleyen insanlara da “Doğrucu Davut” ismini takan toplum çoğunluğu ne yazık ki hep doğruyu söyleyen insanları da pek sevmemektedir.

Kim ne derse desin tek başınıza kalsanız da yapıcı eleştirilere açık olmak kaydıyla doğru bildiğinizi söylemeye devam etmek gereklidir.