Nevşehir-Aksaray Arasındaki Tarihi Hanlar

Doç. Dr. Faruk GÜÇLÜ

Aksaray-Nevşehir Karayolundan gelirseniz yol üzerinde üç tarihi han görürsünüz. Bunlar Ağzıkarahan, Alayhan ve Tepesidelikhan’dır. Bu hanlar Selçuklulardan bu yana işleyen karayolu üzerinde inşaa edilmiş geçmişten günümüze gelen tarihi değerlerdir. Aynen korunmaları önemlidir.

AĞZIKARAHAN

Nevşehir’e 53, Aksaray’a 22 KM uzaklıktadır. İpekyolu projesi kapsamında Unesco Dünya Mirası Geçici Listesinde alınan Ağzıkarahan, mimarisi Selçuklu Kervansarayları içinde en ağır köşe kuleleri ile kale görünümüne sahip olanlarıdır. Kapalı kısma geçilen içerde ki kapı da dış kapılarda ki gibi geometrik motif ve çizgiler ile dikkat çekmektedir. Kemerler üzerinde de orta eksene dik geliştirilmiş tonozlu altı tane nef ve eksenin üzerinde de aydınlık kubbesi bulunmaktadır. Hamamı, imareti, yazlık ve kışlık yerleri, çeşmeleri, gözetleme kulesi ile tam teşekkülü bir kervansaraydır. Hanın portalinde Selçuklu Dönemi mimarisinin bütün süslerini ve özelliklerini görmek mümkündür. Kapıdan yolcuların konaklayacakları ve eşyasını muhafaza edeceği odaların, hamamın ve revakların bulunduğu yere girilir. Yolcuların yıkanacakları, abdest alacakları hamam ve abdestlik sağ kısmın sonundadır.

Eski Aksaray-Nevşehir Karayolunun içinden geçtiği köyde aynı ismi taşımaktadır. Kervansarayın diğer adı ise Hoca Mesud Kervansarayı’dır. Ağzıkarahan kitabesinde anlatılana göre yapımına zengin tüccarlardan olan Hoca Mesud Bin Abdullah tarafından 1231 de başlanmış olup 1239’da yapımı tamamlanmıştır.( Kurt Erdmann : 13. yüzyılın Anadolu Karavansarayı . Berlin 1961)

Yapının aynen korunması gereklidir.

ALAYHAN

13. Yüzyıl Anadolu Selçuklu dönemine ait kervansaraydır. Aksaray-Nevşehir il sınırına çok yakın Alayhan Köyü’nde inşaa edilmiştir. Anadolu'da yapılan ilk kervansaraylardan birisi olma özelliğini taşır. 2. Kılıçarslan tarafından yaptırılmıştır. Selçuklular döneminde buraya Pervane Ribatı denmiştir. Alayhan ismi muhtemelen yakında bulunan köyden dolayı daha sonradan verilmiştir.(Wikipedia) Bugün Aksaray ili sınırları içinde kalan ancak Acıgöl İlçemiz köyleriyle sınırı olan Alayhan Köyü’nde eskiden bir askeri birlik olduğu bu nedenle Alayhan ismini aldığı sanılmaktadır.

Selçuklu dönemi taş işçiliğinin en güzel örneklerinden biri olarak gösterilen Alayhan, aynı zamanda "Sultan Hanı" olma özelliği taşıyor.

Düzgün kesme taş malzemeden inşa edilen hanın giriş kapısının üzerinde, Selçuklu dönemi mimari yapılarının en önemli figürü çift gövdeli, tek başlı aslan motifi yer alıyor.( K. Erdmann, Das Anatolische Karavansaray des 13. Jahrhunderts, Berlin 1961, I, 81-83; III (1976)

Alayhan'da 2008 yılında restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. Restorasyon öncesi hali

Restorasyon sonrası hali

Görüldüğü üzere Alayhan’ın onarıma bakıma,restorasyona muhtaç olduğu açıktır. Ancak yapılan restorasyonun özüne uygun yapıldığını da söylemek mümkün görülmemektedir.

TEPESİ DELİK HAN(ÖRESİN HAN)

Kitabesinde “Şah oğlu Kılıç Arslan'ın oğlu Malik Sultan Şah ve büyük Sultan Mes'ud , hicretten sonra 584 yılında hükümdarlığında bu Hanın yapılmasını emretti” denilmektedir.

Yapım yılı 1188 olarak belirlenmiştir (İslami takvimde 584'e tekabül ediyor) ve II. Kılıç Arslan'ın en büyük ikinci oğlu Malik Şah dönemine rastlamaktadır. Yıpranan hanın onarımı 2010 yılında tamamlanmış ve 17 Ekim 2010'da turizmin hizmetine sunulmuştur.

Öresin Han, yaklaşık 25 m genişliğinde ve 34 m uzunluğunda tamamen kapalı bir dikdörtgenden oluşmaktadır. Tipik iç avlu eksiktir. Giriş kapısı güneydoğuya bakmaktadır. Ana nef, giriş kapısından kuzeydoğu duvarının sonuna kadar uzanır. Ana nef, yan koridorlardan yaklaşık iki metre daha yüksektir.

Anadolu Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan'ın oğlu Melikşah tarafından 1188'de tarihi İpek Yolu üzerinde hem konaklama hem de ticaret yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla inşa edilen Öresin Han, Anadolu'daki en eski Anadolu Selçuklu hanlarından biri olma özelliğini taşıyor

Nevsehir'e 50 km, Aksaray'a 23 km'dir. .

Hanın eski hali

Hanın restorasyondan sonraki, hali

Diğer adı Öresin Han olan Tepesidelikhan’da restorasyona tabii tutulmuştur.

Selçuklu mimarisinin temel özelliklerini taşıyan bu üç han ne yazık ki yıllar öncesinden korumaya alınması ve turizme açılması gerekirdi. Yapılan restorasyonların aslına uygun yapılıp yapılmadığı da ayrı bir tartışma konusudur.