OSMANLI DÖNEMİNDE SİNESONLU TÜCCARLAR

Doç. Dr.Faruk GÜÇLÜ

Bugün adı Mustafapaşa olarak değiştirilen Sineson ya da Sinason, mübadaleye kadar Osmanlı tarihinde çok önem verilen yerleşim yerlerinden birisidir. Sineson sözcüğünün ; Sinuwa-Assos  sözcüklerinden gelişerek oluştuğu Sinesos-Sinason sözcüğünün ise Anadolu da bir zamanlar yaygın olan Luwice’den geldiği sanılmaktadır.Sinason,Luwice de güneşin şehri anlamına gelmektedir. Asurların Ay tanrısının adı Sin’dir.Asurların kullandığı dilinin Luvice ve Hititice’den de etkilendiği  bilinmektedir.

Bir zamanlar Ürgüp’e 5 km uzaklıkta olan köyün Ortaçağ’daki adının “Asuna” olduğunu kayda alan Alman seyyah II.Rolt  (II.Rolt,Kleinasiatische Denkmaeler aus l’sidien,Pamphylien,Kapadokkien und lıykıen,Leipzig,1908,s.238-239.) kitabında bölgedeki tarihi yapılara da yer vermektedir.

Sineson Osmanlı dönemde Müslümanlar ile Hırıstıyan ahalinin birlikte yaşadığı bir köydür. Müslümanlar köye Taşkaya Köyü(Taş Köy)demeyi tercih etmişlerdir. Köy halkının ticaretle uğraşması ve zengin olması sebebiyle de sık sık eşkıya baskınlarına uğramıştır.

Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’ ile bağlantısını sıkı tutan Türkçe konuşan Sinesonlu tüccarlar, diğer Hıristiyan topluluklarından ayrıcalıklı bir konuma sahip olarak ticaret yaparak zenginleşmişlerdir. Sinesonlular İstanbul’da kendi aralarında loncalar ve cemiyetler kurarak Galata,Unkapanı,Tophane,Kuzguncuk,Ayazma,Yenicami,Samatya,Balıkpazarı, Balat, gibi mahallelerde toplu halde  yaşamayı tercih etmişlerdir. Bilim ve sanatla ilgilenen çok sayıda Sinesonlular da olmuştur.

Sinesonlular eğitime çok önem vermişler bölgenin ilk sayılabilecek okullarının köylerinde kurulmasına katkı sağlamışlardır. İstanbul’da yayınladıkları Terakki isimli dergide Damat İbrahim Paşa’nın ve sarayda bulunan Nevşehirlilerin İstanbul’da yer edinmeleri konusunda kendilerine  yardımcı olduğuna dair tespitlere yer verilmiştir.

Sineson’dan İstanbul’a gelen Sinesonlulara ,havyar ticareti, kurutulmuş balık ticareti, yağ, keten ,bezir, balıkçılık, berberlik, bakkallık, manavlık, boyacılık,taş ustalığı. gibi meslekler öğretilmiş ve uzun süre bu meslekler o mahallelerde Sinesonluların tekelinde kalmıştır. “Kapadokyalı Bakkal” deyimi o günlerden kalmıştır.

Sinesonlular için İstanbul adeta ikinci vatan olmuştur. Ancak köyden de bağlarını kesmemeye özen göstermişlerdir. Özellikle yaz aylarında köylerine gelerek ekip biçmeye devam etmişlerdir. Osmanlı döneminde müzik ve resim alanında ün yapan Sinesonlularda vardır. Sinesonlu ressam Meletiadis kilise ve evlerdeki süsleme ve resimleriyle ünlüdür.(M.Sacit Pekak,Mustafapaşa(sinasos) ve Aziz Nikolas Manastırı,Edebiyat Fakültesi Dergisi,Cilt:25,Sayı:1,sayfa:199-202(Haziran 2008,M.Sacit Pekak; Kasaba)

Karaman Vilayetine ait 1500-1600’lerdeki Tapu Tahrir kayıtlarına göre Tapu Tahrir kayıtlarına göre Sinason 10 Müslüman,70’i Hıristiyan toplam 80 vergi mükellefinin bulunduğu köydür. Tarım Bağcılık, hayvancılık, arazi vergileri  Çaşniğir Çelebi adlı şahıs tarafından toplanmaktadır.(İrene Beldıceanu-Steinherr,Osmanlı Tapu Tahrir Defterleri Işığında Bektaşiler-XV.-XVI.Yüzyıllar(Bektashi’s İn The Light Of Ottoman Deed And Tahrir Books(XV.-XVI.Centuries),Çeviren,İzzet Çıvgln ,Bekteşilik Araştırmaları Dergisi,s.3,sh.158-159 )

Konya Vilayeti1896 tarihli Salnamesinde, Arapsun kazasına bağlı olan Sineson köyünde Müslüman ve Gayrimüslimlerin toplam ev sayısı: 624,Müslüman Gayrimüslim toplam nüfus:2711 olarak belirtilmiştir (Konya Vilayet Salnamesi,1896,s315)

17 Yüzyıl ortalarından başlayarak 18 ve 19 yüzyıl boyunca yaptıkları ulusal ve uluslararası ticaret sayesinde zenginleşen Sinesonlular Tanzimat ve Islahat Fermanlarının yayınlanmasından ve Gayrimüslimlerin Kilise ,ev yapmalarına izin verilmesinden sonra  İstanbul-Ürgüp-Sineson çevresinde yatırım yaparak bölge mimarisinin en güzel örneklerini gösteren konaklar evler ve dükkanlar yapmışlardır . Sinasonlu tüccarların özellikle kurutulmuş balık ticaretinde uluslararası bir ün kazanarak Rusya’ya ve Yunanistan’a Osmanlı döneminde balık ihracatı yaptıkları bilinmektedir.

Sinesonlu tüccarların Yunanistan ve Rusya Devletleriyle de yakın ilişki kurarak ticaret yapmalarının önündeki engelleri de kaldırdıkları anlaşılmaktadır. Bu nedenle bazı Sinesonluların Samsun’a yerleştikleri anlaşılmaktadır.   

İstanbul ve Samsun’da yaşayan Sinesonluların köylerinde ve şehirde yaşayan Sinesonlu dul kadınların geçimlerini sağlamak amacıyla ”Sineson Dul Kadınları Himaye Cemiyeti” kurdukları bilinmektedir .Yoksul Sinesonlu kadınların özellikle İstanbul’da sokaklarda  yumurta, peynir”vs satarak. geçindikleri anlaşılmaktadır..(G.Agustinos,a.g.e,s.200-400) Sinesonlular arasında yardımlaşma ve toplumsal dayanışmanın da çok gelişmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Mübadele sonrasında bugün çoğunluğu Yunanistan’a yerleşmiş olan Sinesonluların Yunanistan ticaretinde de önemli bir yer tutuklarını söylemek mümkündür. Bugünkü Mustafapaşa Köyü’nün bir açık hava müzesi konumunda aynen korunması ve gelecek nesillere aktarılması gereklidir.

Yararlanılan Kaynaklar

Anastasopoulos, G. (1914). Ürgüp. Mikrasiatikon Imerologion “O Astir” (s. 110-119). Atina.

Balta, E. (2007). Sinasos - Mübadeleden Önce Bir Kapadokya Kasabası. İstanbul: Birzamanlar Yayıncılık

Benlisoy, S. (2003). İstanbul’a Göçmüş Ürgüplü Ortodoksların Kurduğu Bir Cemiyet: Areti Maarifperveran Cemiyeti. Tarih ve Toplum, Sayı: 236.

Dırık Aytülü 19. Yüzyılda Kurulan Rum Cemiyet ve Loncalarının Kilise-Okul Yapılarına Katkıları; Ürgüp Örneği  Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2021 3(2) 222-239