TERSANE
1977…
Yozgat Kadışehri Ortaokulu’nda öğretmenim.
Sosyal Bilgiler dersini işliyoruz.
Konu Anadolu Selçuklu Devletinde Alaaddin Keykubad dönemi.
Büyük sultanın ileri görüşlülüğünü anlatıyorum.
Konya’dan dört yanına ülkenin, ışınsal dağılımla kervan yolları açtırdığını,
bir günlük ulaşım menzillerinde hanlar yaptırdığını belirtiyorum.
Selçuklu kervan yollarının Karadeniz’de Sinop’a; Akdeniz’de Alaiye’ye açıldığını;
Ormanı bol dağların ardalan içinde kaldığından, tersane kurdurduğunu vurguluyorum.
Bu tersanelerle hem Karadeniz’de, hem Akdeniz’de ticaretin Türklerin eline geçmesini planladığını açıklıyorum. Ayrıca buralarda savaş gemisi de yapıldığını, çünkü Selçukluların KB’daki komşuları olan Bizans’ın hala güçlü olduğunu,
Ege’ye, Marmara’ya, Karadeniz’in batı kesimine egemen olduklarını da ekliyorum.
Baktım , Akın Topuz adlı öğrenci hiç dinlemiyor.
Sıra arkadaşı dinlemek istese de sataşarak,el kol şakalarıyla önlüyor.
Adını söyledim. Tahtaya gelmesini istedim.
Süklüm püklüm geldi.
Suçlu insanlara özgü bir eziklik içinde boynu eğik durdu.
“Anlat bakalım !” dedim.” Tersane ne demek?”
Tavana baktı,arkadaşlarından yardım istercesine gözlerini dolaştırdı.Kızardı,bozardı.
En önde oturan Ahmet Şimşek yardımına koştu:
“Gemilerin yapıldığı yer,” dedi fısıltıyla.Duydu ya bizimki. Sevinçle, telaş içinde bağırdı:
” Kemiklerin yakıldığı yer.”