Umut ve Ümitleri Boşa Çıkarmayalım

Ahmet Belada

Yaratılan hemen her şey bir gayeye istinaden yaratılmıştır. Varlık âlemindeki nesnelerin yaratılış sebebini bilmiyor olmamız, onların gereksiz/anlamsız olduğu anlamına gelmez. Bu tespitle beraber ben, neden yaratıldım? Yaratılış gayem nedir? Gibi sorulara cevap aramamız gerekir. Eğer bunun cevabını bulup/bulmaya çalışıp, onun gereğini yapmaya çalışmalıyız. 

Bir defa, asla yese düşmemeliyiz. Ümitsizlik insanın ve insanlığın bitmesi demektir.  İnsanın ideal ve hayallerinin sönmesi yok olması demektir. Unutmamalıyız ki, bizim genlerimizde Allah ve Resulüne bağlılık, onun gereği olarak ta mücadele azmi vardır. Türk Milleti olarak, ayrıca insanlığa hizmet edip, onlara yardımcı olmak gibi de bir vazifemiz vardır. Bu sonuca, Konuştuğum insanlar ve gittiğim ülkelerden edindiğim intibalardan dolayı vardım.
Dinlediğim bir konuşmasında Hasan Kamil Yılmaz Hoca özetle;

‘Gana’ya Diyanet-Altınoluk Vakfı işbirliği ile dört minareli Selimiye büyüklüğünde güzel bir cami yaptırıyoruz. Oraya gittiğimizde baş imamıyla muhabbet ederken: “Artık bu caminin yapılacağından umudum kesilmişti. Çünkü bundan yirmi yıl önce yapılmasına karar verilmişti. Bir türlü yaptıramadık. Bir gün dini vazifemi yapıp yatarken dua ettim. ‘Ya rabbi; ölmeden önce bu caminin yapılışını bana göster’ Ertesi gün siz geldiniz… yirmi yıldır yapılamayan cami bitmek üzere!..

Gene bir gün Kamerun heyetini Diyanette kabulümüzde bizim yerine getirmemizi istedikleri 100 maddelik istek listesi sundular. Bunun çok olduğunu, ancak ehemmiyetli gördüğünüz 5-10 maddesini söyleyiniz dedik. Heyet başkanı kâğıdı aldı bir tarafa bıraktıktan sonra ‘bunların hepsinden vaz geçtik. Sizden tek şey istiyoruz. Bu kıyafetinizle (sarık-cübbe) ülkemize gelip Cuma namazı kıldırmanızı istiyoruz. Çünkü Hristiyanların Papa ve Rahipleri geldikçe sahibimiz yok diye üzülüp duruyoruz. Bize sahip çıkın. Bunu ancak sizden isteyebiliriz. Sahibimiz ancak siz olabilirsiniz’ dedi. Bir hafta sonra gittik. Mahşeri kalabalığa namaz kıldırdık. Hepimiz heyecanlandık... Oraya da epeyce bir şeyler yapıyoruz. Bizden çok şey bekliyorlar. Çok ümit besleyip, umut içindeler. İnşallah onların umutlarını boşa çıkarmayız.’

(Araştırmalara göre, Dünyadaki 1 milyar 700 milyon Müslümanın 3/4 Osmanlı (ecdadımız) vasıtasıyla Müslüman olmuştur.)
Üzülecek mahzun olacak hiç bir durumumuz yoktur. Kibirlenip gururlanacak bir halimiz de yoktur.

Biz kazanımlarımızı ahlak ve erdemli davranışlarımızla elde kazandık. Bu özelliklerimizi ötelediğimiz için sıkıntılara maruz kaldık. Bunları öncelemeye çalıştığımız takdirde İnşallah her şey daha iyi olacaktır. Çünkü hiç bir millette olmayan zenginlik bizde mevcuttur.

Bu zenginliğimizi; Prof. Dr. Refik Turan şöyle açıklamaktadır.

1- Nüfus ve yetişmiş insan gücü,
2- Jeopolitik konumumuz,
3- Ekonomik potansiyelimiz (Tarım-Ticaret-Maden)
4- Dünyadaki Diasporamız (7 milyon 200 bin dünyada dolaşan Türkiyeli insan var. Orada yaşayanlar hariç)
5- Türk dünyası,
6- İslam dünyası,
7- Hemen elimizi uzatıp ovuç avuç alıp kullanabileceğimiz zengin, tarihimiz mevcut.
Biz gittiğimiz yeri ihya ve inşa etmek için gideriz. İmha ve sömürmek için gitmeyiz.
Varlıklarıyla gurur duyduğumuz ceddimiz böyle yapmış bizde öyle yapacağız inşallah. Bu yüzden kendimizi tanıyalım, birbirimizi sevelim, birbirimize güvenelim. Özgürlük ifadesi olan ümidi ve umudu boşa çıkarmayalım. Ümitvar olalım. İnanç ve güven olgusunu yaşatalım.