YAYINCILIKTA ETİK
Avrupa Birliği ( Ortak Pazar, AET, AB ) kapılarını zorluyoruz.
Yalvar yakar…Bir girsek içeri; 75 milyon kurtulacak.
Ne aç, ne açıkta insan…Bir anda sihirli bir çubuk değmişcesine kalkınma gerçekleşecek, eğitimde sorunlar kalmayacak, sağlıkta sorunlar ortadan kalkacak.
Acaba?
Daha önce 3 baskı yapan Genel Ortam Kirlenmesi adlı kitabımı Ankara’da bir yayınevine önerdim. Editör inceledi. Gereksinim duyulan bir kaynak yapıt…
Adını söylemekte sakınca yok.
İsveç’in öldürülen ünlü başbakanının adını taşıyor bu yayınevi : Palme…
Hiçbir sözleşme imzalanmadı. Her şey “güven” esasına dayalı.
Ve kitap çıktı 2008 ekiminde.
Kapak düzenlemesiyle, kullanılan kağıdın niteliğiyle albenili,hoş,çekici.
İyi, güzel…Ala ve rana…
Yazar hakkı olarak 30 tane gönderildi.
Bu da güzel. Meslekdaşlara imzalayıp dağıtmak için.
Aradan 2 ay geçti. Yayınevinden ses yok.
Aradan 4 ay geçti, ses yok.
Yayınevine ileti gönderiyorum. Yanıt verilmiyor.
Sonunda Genel Müdür İlhan Budak’ı arıyorum. Konuşuyoruz.
Söyledikleri şu:
“ Kitabınız 1000 adet basıldı; yarısı satılmadan te’lif bedeli ödeyemeyiz.”
Ben nerden bileceğim kaç tane basıldığını; depolarını gözaltına mı aldım?
Ben nerden bileceğim kaç tane satıldığını; posta işlerini denetim altına mı aldım?
Yayıncılık etiği buymuş demek ki.
Sevsinler sizin etiğinizi, etik anlayışınızı.
Elbette, yayınevinden gelecek para ile geçinmiyoruz. Ama, bir emek verilmiş, bir ders kitabı ortaya çıkarılmış. Sayıları 66’yı bulan Eğitim fakültelerinde yararlanılan bir başvuru kaynağı ,bir ders kitabı bu. Fakat, bir ödeme yapmak olağan değil mi?
26 yıldır görev yaptığımız bu üniversitede elden geldiğince kitap ürettik. Herkes pikniğe giderken, çarşılara gidip gezerken, biz, saunaya dönmüş, serinleticisi olmayan odamızda çizim yaptık, yazı yazdık, harita çizdik, alın teri damlattık.
Fakülteye gelen ziyaretçilerim değişik konularda kitaplarımı görünce imreniyorlar:
“ Hocam, herhalde, bu kitaplardan iyi para kazanmış olmalısınız. Şatonuz da vardır, lüks binek otomobiliniz de.Yazlık, kışlık, bankada para,döviz…”
Gülümsüyorum.
Vakit varsa, ülkemizdeki “yayıncılık etiği”ni anlatıyorum. Anlayan anlıyor.
Avrupa Birliği’nde yayınevleri emeğe saygılı mı acaba, bizde olduğunca?
Durum bu. AB, bize bakıp örnek alsın. Yayın etiği neymiş, görsün, öğrensin !