İnsan fiziken olduğu kadar anlayış, düşünce ve karakter olarak da farklı yaratılmıştır. İnsan tek tip yaratılmamıştır. Hal böyle olunca insanların algıları, merakları, sevdikleri, nefret ettikleri de farklı farklıdır. Kiminin sevdiğinibir diğeri sevemezken, kiminin nefret ettiğini de bir diğeri sevebilmektedir.
İnsanların giysi tercihleri, saç modelleri; ev ve otomobil seçkileri hep farklı farklıdır. Bu farklı sevgi ve nefrettenhareketle insan vücuduna yapılan dövmeye gelmek istiyorum.Dövmede tıpkı böyledir. Birilerinin yaptırmaktan hoşlanıp, birilerinin hoşlanmadığı bir eylemdir. Son zamanlarda başta gençler olmak üzere, dünyanın her tarafında insanların vücutlarının muhtelif yerlerine dövme yaptırmaktadırlar. Hatta öyle ki helalinin dışında ikinci şahıslara gösterilmesi asla uygun olmayan yerlerine dahi dövme yaptırmaktadırlar. Yapılan dövmelerin birçoğu da yaptıran için iyi gözükse de ikinci şahıslaraçısından çok da iyi gözüktüğü söylenemez.
Dövme; Tarihi olarak çok eskiye dayanmasına rağmen nasıl ve niye yapıldığını da hep merak etmişimdir. Dini yönden caiz olup olmadığını beş aşağı beş yukarı biliyorum ama yapanların neden yaptırdıklarını bizzat yaptıran birinden dinlemeyi de merak etmişimdir. Merakımı gidermek için dövme yaptıran bireyle görüşmek ve merakımı gidermek istiyordum.
Nasıl yapılır?
Niye yaptırılır?
Kaç paraya yaptırılır?
Ne kadar sürede yapılır? Gibi aklıma takılan bu ve buna benzer soruları karşılaştığım o şahsa sormak istiyordum.Nitekim 19.06. 2016 tarihinde Düzce’de görev yapmakta olan oğluma iftar yapmak için gitmiştik.
Gecenin geç saati de olsa yemesini sevdiğim ve oldukça iyi kokoreç yapan Düzce merkezîndeki Fikret Usta’ya gittik. Kokorecimizyapılırken kolunda dövmesi olan ustanın çırağını görünce merakımı giderecek kişiyi buldum dedimve kendinden izin alarak sorularımı sormaya başladım.
Dövmenin büyüklüğüne göre fiyatın değiştiğini,en az 100 liradan başlayıp dövmenin ebadına göre çok muhtelif fiyatlarının olduğundan bahsetti. Bir dövmenin yapılmasıda en az bir saat ile yedi sekiz saat arası sürebiliyormuş. Randevu yöntemiyle yapılan dövmenin, bazen bir iki ay sonrasına ancak randevu verildiğini de ekledi.
Yapılan dövmelerin bir mantığının olup olmadığını sordum. Bir merak olduğunu, sevdiği birini hatırlatması ve hatırlamak için yapıldığından bahsetti. Bazen kolun veya yaptırılan uzvun büyük bir kesimini kaplayan, görenin de pek anlayamadığı çok iyi gözükmeyen dövmelerin niye yapıldığını sordum.Yaptıran açısından bir anlamının olduğunu fakat ikinci şahıs için her hangi bir anlamının olup olmamasının da önemli olmadığından bahsetti.
Konuşma esnasında hemen gömleğini sıyırarak sırtında iki sureti simgeleyen büyükçe bir dövmeyi gösterdi. Yapılmasının da 7-8 saat sürdüğünü söyledi. Suretlerin anne-babasına ait olduğunu söyleyince; kimse görmüyor niçin sırtına yaptırdın ki dedim. Onları en azından sırtımda hissetmek için yaptırdım dedi.Nasıl yapıldığıyla ilgili de şöyle anlattı. Yapılacak olan dövmeyi önce güzelce anlatıyorsun. Yapacak olan anlatılanları dinledikten sonra anladığı kadarıyla kendince altına resmi çıkartan kopya kâğıdına çizdiğini, çizilen resme sürdüğü bir ilaçtan sonra yapılacak yere yapıştırıldığını, oraya çıkan resmi elindeki aletle çizmeye çalışıldığını söyledi. Acı verip vermediğini sordum. Acı veriyor ama katlanıyoruz dedi. Deri altına yapılan ve deriyi sıyırmadan çıkmayacağını da söyledikten sonra daha fazla konuşmadan kokorecimizi alıp oradan ayrıldık.
PEKİ, İSLAMA GÖRE CAİZ Mİ?
Görüş ve düşüncelerine itibar ettiğim Hayrettin Karaman Hoca’mın bu konudaki görüşlerini, kendine sorulan sorularla beraber aynen aktarıyorum.
SORU;‘Bir arkadaşla tanıştık, İslami hassasiyeti olmadığı zaman dövme yaptırmış. Şimdi namaz kılmak istiyor fakat ben dövme yaptırdım benim guslüm olmuyor ki namazım olsun deyip duruyor. Hocam buna nasıl yardımcı olabiliriz?
CEVAP;Önceden dövme yaptırmış, sonra bunun caiz olmadığını öğrenmiş bulunan arkadaşınızın, "bu dövme, haç gibi batıl bir din sembolü veya ahlaka aykırı çirkin bir şekil olmadıkça" onu kazıtması, yok ettirmek için eziyete girmesi gerekmez. Dövme deri altına renk veren bir madde yerleştirilerek yapıldığı için deri üstüne suyun temasına engel olmaz. Bu sebeple arkadaşınızın abdesti ve guslü olur; dövme bunlara zarar vermez, engel olmaz.
Derinin üstünde, deri ile suyun temasını kesen bir tabaka teşkil etmeyen (saç boyası, kına gibi), şekil olarak da sakıncalı bulunmayan dövmeler yaptırılabilir.
Dövme deriye suyu geçirmeyecek bir boya vb. ile yapılırsa, bir de dövme figürleri inancımıza, ahlakımıza ters düşerse caiz olmaz. Deri üzerinde tabaka teşkil etmeyen veya derinin altına geçen, konusunda da sakınca bulunmayan dövmeler yapılabilir.
Hz. Peygamber (s.a.v.);“vücuduna dövme yaptıran ve yapana”, (normal) dişleri yontarak şeklini değiştiren ve bunu yaptırana lânet etmiştir.
Tıbbî ve estetik bakımlardan normal olan dişleri, moda olan şekle uydurmak için söktürüp yaptırmak caiz değildir.
Gerek iğne batırıp açılan deliklere boyalı maddeler dökerek yapılan dövme ve gerekse diş minelerini mahveden yontma işinin sağlık yönünden de zararlı olduğu bilinmektedir.’
Sonuç olarak derim ki; insanlar zihni, fikri boşluklarını bu ve buna benzer işlerle doldurmaya çalışıyorlar. Bir ara düşünürlerimizden biri “mahalle baskısı” tabirini kullanmıştı. Ne maksatla kullandı bilemem ama şahsen bu tabiri önemsiyor ve çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Ferdiyetçiliğin her ne kadar iyi gibi algılansa da çok doğru olmadığına inanıyorum. Bazen yaptığımız ve söylediğimiz iş ve sözlerden dolayı iyi veya kötü yaptın diyen birilerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü insan nefsi ile hareket edecek olursa nerede ve nasıl duracağını kestirmek mümkün olmuyor.
Biliyor musunuz? Bu çılgınca yapılan dövme yaptırma işini de öyle görüyorum.