OKUMA ALIŞKANLIĞI

Ekim ayının ilk gününden yedisine değin süren Osmangazi Üniversitesi Coğrafya Eğitimi Kongresi'nin ardından Ankara'ya dönüşü Yüksek Hızlı Trenle yapalım dedik. İyi de oldu. Çünkü Ürgüp-Ankara -Eskişehir yolculuğunu otobüsle yapmıştık. Bizim için bir değişiklikti.

Dikkatimi çeken şu oldu : Ülkemize sığınan Suriyeli konuklar öğrenmişler YHT'i. Ve iyi kullanıyorlar. Bedava. Her yerden Arapça sözler duyuluyor.

Her koltukta Rail Life adlı TCDD aylık dergisi bulunuyor. Güzel bir yayın. Emek verilerek hazırlanmış; nitelikli kağıda basılmış. İzledim. Okuyan yok. Yalnızca bir hanım derginin bulmacasını çözmeğe başladı. Sanırım başaramadı, kaldırıp yerine koydu.

Dergi, kitap okumayanlar ne yapıyordu peki ? Elbette cep telefonlarını kullanıyorlardı. El büyüklüğündeki aygıt onların tüm dünyaları...

YHT yolculuğu sona erdi. AŞTİ'de inince, Nevşehir'e gidecek otobüsün hareketine bir saat vardı; gazete almak istedim. Ara ara ara ! Üst katta satılıyormuş. Sözcü aldım. Otobüste benden başka okuyan da yoktu.

Gazete, dergi, kitap okuyan kalmamış...

.......................

Ürgüp'te evim kitap dolu...

Mesleki olanlar çoğunlukta, ama, her konuda kitap,bilimsel yayınlar yanında şiir,deneme,öykü, roman, dergi kolleksiyonları, ansiklopediler, CD-DVD'ler, eski ses kayıt kasetleri...

Bir aile ziyaretimize geldi. 20 yaşında bir delikanlı da aralarında. Rastlantı bu ya. Kocaeli Üniversitesi'nde Jeoloji Mühendisliği Bölümü öğrencisiymiş. Kitaplarımdan sözettim. Önüne koydum burada bulunanları. Gözucuyla bile bakmadı. Kapaklarını kaldırıp içlerinde ne var, merak etmedi . Ben sanıyordum ki, yerbilimleri konusunda küçük evim tam bir ''cennet''... Öyle olmadığı ortaya çıktı. Kitap, dergi, belgesel CD kimsenin umurunda değilmiş.

Peki, okuma sevgisi kazanmamış, yayınlara ilgi göstermeyen bu delikanlı acaba ülkemizin yeraltı varlıkları, madenleri konusunda ilerde nasıl bir çalışma yapacak?

Karamsarlığım arttı.

.....................

Geleneksel Cuma günü 17 toplantısını Taşkınpaşa Köyü'nde yaptık. Emir Taş Hun Paşa'nın yaptırdığı Külliye'yi gezdik. Cami ve kümbetler... Oradan Medrese'ye geçtik. Refik Başaran bu köyün, Damsa'nın sanatçısı. Başaran soyadını Uluğ Önder Atatürk'ün verdiği söylenir. Fakat ışıksız kalmış odada rahmetli Aşık'ın birkaç fotografı, tabancası, plakları vardı. Toz toprak içindeydi her yer. Fakat bizi daha çok üzen boşaltılmış raflar oldu. Medrese onarıldığı ve kullanılır durumda olduğu halde kitaplar raflarda değildi. Ya neredeydi ? Yığın olarak yerde duruyordu. Artık okuyan yokmuş. Öyle olunca da toplayıp yığmışlar orta yere. Ne derece doğru, tam anlaşılamadı, ama kitapların Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'ne bağışlandığı söylendi.

Nevşehir'deki Üniversite'de Sevgili Hemşehrimiz , Türkbilimci Prof Dr Zeynep Korkmaz Hanımefendi'nin kitaplarına bile yer bulunamazken bu kitaplar oraya taşınıp da ne olacak ?

Bunlara kim karar veriyor ? Kim uyguluyor ? Bu, ağır bir sorumluluktur.

Ortak görüşümüz şuydu : Kitaplar Medrese'de kalmalı. Ürgüp'te meslek yüksek okulları var. Öğrenciler hafta sonunda gelip köye, bunları temizleyerek raflara yerleştirebilirler.

Üniversite'de vu kitaplar kimsenin umurunda olmaz. Fakat, Taşkınpaşa'da kalırsa bir ilkokul, ortaokul, lise öğrencisi bunlardan yararlanabilir.

Bir kitap bir çocuğa rehber olabilir.

Bir kitap okumakla, bir çocuğun yaşayış düzeni iyiye, doğruya, güzele doğru değişebilir.

Taşkınpaşa Köyü'nden derin üzüntülerle, ve fakat umutlarla döndük...

...................................

15 Ekim 2019. Ürgüp