ŞİKAYETTEN VAZGEÇ... 

Kendimi harika hissediyorum yeni yazdığım kitapla ilgili kurgular yapıyorum, derken tanıdığım ve her zaman mızmızlanmasını dinlemek zorunda kaldığım bir kişiyle karşılaşıyorum. Kırmamak için kulağımda takılı kulaklığı çıkarıyorum. Nasılsın, iyi misin? diye sorma gafletinde bulunuyorum. 

Eyvah. 

Başlıyor ülkenin kötü gidişatından, sağlık problemlerinden, komşularla ilgili olan sorunlarından. Ya daha beş dakika önce çok iyi hissediyordum, nerden çıktın karşıma diye geçiriyorum içimden.  Dinliyormuş gibi yapıyorum.  Habire şikayet şikayet, sızlanma sızlanma, ağlama ağlama…
 
Ya kardeşim senin hayatında hiç mi güzel bir şey yok? biraz da onlardan bahset, içimiz açılsın. Kaldı ki bunların hiç birisi senin benim değiştirebileceğim şeyler değil. Ne yapalım şimdi? bir çözüm önerisi de yok. Boş muhabbet! 

Şu hikaye tamda bu insanların durumunu anlatıyor; Bir gün çobanın bir tanesi kırda koyun otlatırken Kara Bulut gelir yağmaya başlar, çobanın saklanıp sığınacağı hiçbir yer yoktur, sükunet ve tevazu ile Kara Bulutun gitmesini bekler. Kara Bulut çobanın üzerinden ayrılırken çoban Kara Bulut’a bakar ve der ki ey Kara Bulut ben birazdan kururum ama sen hep öyle kalırsın. Maalesef hayatımızın her köşesinde bu tipten binlerce Kara Bulut!

Bu tip insanlarla konuşurken hemen Kara Bulut hikayesi gelir aklıma.  Kendime biraz sonra kuracağım derim.    

Her gün bir şeylerden şikayet eder dururuz. Bazen ekonominin kötü gidişi neticesinde cebimizi boşaltan fiyatlardan, bazen anlaşamadığımız bir komşu, arkadaş, akrabadan, bazen aldığımız maaşdan, bazen karar vermiş olduğunuz bir geziyi mahveden hava durumundan… vesaire vesaire vesaire

Hayatımızda şikayetler ne kadar fazlaysa yaşam kalitemiz o kadar kötüdür. Bu şikayetler ruh halimiz ve zihinsel durumumuz üzerinde ağır tahribatlar yapabilirler. Biz şikayetçi olduk diye ekonominin kötü gidişi düzelmeyecek, komşularımızla, arkadaşlarımızla, akrabalarımızla olan ilişkilerimizde en ufak bir iyileşme olmayacak. Hava durumu kötüyse değişmeyecek. 

Eskilerin bir sözü vardır ‘Allah'ım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver, değiştiremeyeceğim şeylere sabretme, katlanma kuvveti ver ve bunun ikisinin arasındaki farkı anlayacak kadar akıl ver’ derler. Bu muhteşem bir bakış açısıdır ve faydalıdır. Değiştiremeyeceğimiz şeyler ile ilgili üzüntü ve kaygı duymak hiç akıllıca değildir. Kötü hava şartları, ülkenin ekonomik gidişindeki aksaklıklar, komşular, arkadaşlar ve akrabaların huyları bizim değiştiremeyeceğimiz alanları oluşturur. İşte burası çok önemli! Bu noktada değiştiremeyeceğimiz şeyleri sürekli şikayet etmek kendimiz dışında kimseye zarar vermez. Bu farkı anladığımız zaman artık mızırdanmaktan vazgeçmeye başlayabiliriz. Mızırdanmaktan vazgeçmek demek yaşam kalitemizi kesinlikle fark yaratacak şekilde iyileşmek demektir. 

Biz değiştirebileceğimiz şeylere odaklanmalıyız, dikkatimizi bu noktalarda toplamalıyız. 

Sürekli şikayet etmek sürekli bir şeylerden dert yanmak işin kolayı gibi görünür, sanki şikayet edince şikayet ettiğimiz konular düzelecekmiş gibi yanlış bir kanıya kapılırız. Sürekli şikayet etmek ve dert yanmak zihinsel ve duygusal dünyamıza zararlı tohumlar ekip onları büyütmeye benzer. Değiştiremeyecek olduğumuz yanlışlara ve hatalara odaklanmak tıpkı Don kişot'un yaptığı gibi yel değirmenine saldırmaya benzer.  Hiçbir faydası ve yararı olmadığı gibi sorunların çoğalmasına katkı sağlar. Akıllı insan kendisine faydası olmayan şeylerle uğraşmaz. 

Şikayet etmekten vazgeçtiğimiz zaman, farklı alanlara yöneliriz ve bir anda mucizevi bir şekilde yaşam kalitemizin iyileştiğini görmeye başlarız.

Kendinizi bir şeylerle ilgili şikayet ederken yakaladığınızda hemen şunu sorun ‘ben şikayet edince bu sorun düzelecek mi, bir fayda sağlayacak mı? Eğer hiçbir fayda sağlamayacak, sorunu düzelmeyecekse size zarar veren bu davranıştan hemen vazgeçin. 

Çevrenizdeki insanları gözlemleyin, sürekli bir şeylerden şikayet eden insanların mutsuz, depresif ve çevrelerinde kabul görülmeyen, uzak durulmaya çalışılan insanlar olduğunu göreceksiniz ve bu özelliklerinden dolayı yanlarında bulunmak istemeyeceksiniz. Bu tip insanlar çözüm odaklı değil sorun odaklıdır. Çözüm üretmez, sorunları dile getirirler, hiçbir zaman yapıcı değil yıkıcıdır.  Sizlere tavsiyem bu tarzdaki insanlarla aranıza mesafe koymanızdır. 

Hayatı olduğu gibi kabul eden, karşılaştığı sıkıntılar karşısında çözüm üreten, bununla ilgili mücadele veren insanlar her zaman yapıcıdır.  Çocuk gibi zorluklar karşısında ağlamak sızlamaktansa çözüm yolları aramayı bulmayı tercih ederler. Olayları tevazu ve metanetle olduğu şekliyle kabul edip  sabretmesi gerekiyorsa sabreder, değiştirmesi gerekiyorsa değiştirirler.

Eğer bir şeyi değiştire biliyorsanız onu değiştirin, değiştiremiyorsanız ona karşı olan tavrınızı ve tutumunuzu değiştirin. Bu yaşam kalitenizi yükseltmek açısından çok önemli bir bakış açısıdır.  Mustafa Kemal’in dediği gibi Umutsuz durumlar yoktur. umutsuz insanlar vardır, ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.

Yazımı beğendiyseniz yazının üzerindeki Facebook, WhatsApp ve diğer seçenekleri kullanarak paylaşım yapabilirsiniz.

 Hemen burada belirteyim  vazgeçeceğiniz şikayetler değiştiremeyeceğiniz şeylerle ilgili olan şikayetler dir. 

ŞİKAYETSİZ, Sağlıcakla kalın. 

Not. Bu yazımı yıllardır görmediği halde yaşama sımsıkı tutunmuş ve  Hepimiz Biraz Farklıyız isimli programla insanlara faydalı olmaya çalışan Ömer KAVAK amcama armağan ediyorum.