Yalancı Bahar

Bahar geldiğinde kuşların yeniden ötüştüğünü duymak yeşermeye başlayacağına dair inancıda canlandırır. İnanç ise en derin arzuları güçlü tutar. Baharı hatırlamak ve varlığını somut olarak görmek her ağacın çiçek açacağını söylemez. Ağaçların baharı farkettiği ve bu sebeple de çiçeklerin açtığını söylemek bir tür kehanet gibidir. Oysa bahar zamanı, bir çok oluşumun adıdır. Bu oluşumları fark etmek ise bunu hissetmeye hazır olanların şansıdır.

  Bahar dalları pembe çiçeklerini açmaya hazılanırken, kumrular yuvalarını bu dallara hazırlamaya başlar işte tam bu zamanlarda içinde kelebeğin kozasından çıkma çabasına benzer kıpırtılar oluşur. Bembeyaz pamuğa benzeyen onu koruyup kolladığına inandığı ve hatta değişimini, dönüşümün gerçekleşeceği o sığınak. Çiçekler içinde taç yaprakları koruyan bir örtü vardır.

Aslında her güzelliğin koruyucusu vardır.

  Sonra sert rüzgarlar esti, bulutlar toplandı ıslak toprağın kokusu ciğerlerine dolarken hissettiği soğuk tüylerini ürpertti, ellerinin buz kestiğini biliyordu fakat onları kavuşturmaktan başka çıkar yol yoktu ya da ellerini cebine koyardı bazı ellerin kaderide kendilerini ısıtacak ısıyı yaymanın gerekliliğidir. Yağanın su damlalarından pamuk pamuk ama o kadar yumuşak hissettirmeyen kütlelere dönüşmesi dalların duvaklarını örtmesi pembe baharları kızıla sonra da döngünün sonuna hızlıca geçirecekti. Hayal kırıklıkları, battaniyenin altında oturup salep içerken düşünülenlerin artık soğuğu kabul etmeyerek ve acı kahveyi kabul edilen gerçeklere dönüşmesi kozadan hiç çıkamayan kelebeğin çırpınmadan teslim oluşuna, kumruların dağılan dallarına en çokta dalları buz kesen hayatlara yalandı. Ve evet baharlarda yalancı olur.