Begonvil Çıkmazı

Su gibi olmak nedir? Var olduğun kabın içerisinde şekil almak, yollar açmak dolu dizgin nehirlerle, yaşam olmak ya da belki de özü olmak var olan her şeyin. Zamansız zamanlardan bu yana su olmuştur var olan. Belki de ilk yaratılıştandır su. Begonvillere de uğrar işte bu öz güneşle birlikte ışıl ışıl parlayan pembe çiçekleri bembeyaz kelebeklerin soluklandığı o güzel duraktır.

 Kimi zaman Sezen söyler Begonvili, duyanlar vardır muhtemelen görenlerden çok. Sarıp sarmaladıkları her yeri cennetten bir köşe haline getirir begonviller. Begonvilin de hanımelinin de bakıldığında sudur özü. Sarmaşıklar kendilerinden büyük ağaçlara yavaş yavaş sarılır zamanla serpilir ve büyür öyle anlar gelir ki altında ağaç var mıdır yok mudur bilinmez. Sevgi ile bakılan her yerde sıcak cam kırılması yaşanır renkler, kokular sıcacıktır. Güzelleştirmenin büyülü bir yanı vardır elbette peki ya olanı güzel görmek büyü yapmaktır denilirse nasıl açılırdı gözlerin önündeki renkten yoksun perde. Renkler, kokular, tatlar yani hislerin üstü genç örümceğin ağlarını özenle örmesiyle av bulmak uğruna ördüğü katman katman ağlarını begonvillerin üstünü kapatmasıyla kaybolmuş gözükür. Bazen begonvildir ağacını ören bazen de ağlardır begonvili örten. Örtülü olan begonvilin çiçekleri boyunlarını bükerler böyle zamanlar da ta ki fark edilene kadar çaba gerektirir fark etmek sonra temizlemek ve beslemek. Zaman zaman duyguların üstünü örten katman öyle kalınlaşır ki kayboldu zannedilir oysa bu örümceğin size oynadığı adı yaşam olan oyunun bir parçasıdır. Sonralarında begonvilleri unutturan da faydalı olmaya çalışan ağacın, begonvillerin hüznünün bir parçası. Oysa güzellik dik durana sarılan pespembe çiçekleriyle öylece umuda yolculuk yapan kelebeklerin durak noktalarını besleyebilmek değil midir? Kapkaranlık gecelerde ay ışığının ışıl ışıl yıldızlarla tatlı yaz esintileri ile beslediği cennetine puhuların ezgilerinin eşlik ettiği anlarda varlığa şükretmek nerededir begonviller için. Begonvillerine ağlar örenlerin içindeki ağacın dim dik güçlü gövdesini unutanlar cennetin neresindedir ?