Zihin Karmaşası
Fark edemeyeceğin kadar hızlanan görüntüler zihninde puzzle parçalarını birleştirmene engel oluyor. Çok boyutlu parçalar bir biri ardına savruluyor ve zihin muhteşem bir kaosun ortasında kalıyor. Ne olduğunu ya da neden olduğunu sorgulama aşamalarına geçemeyecek kadar ışık körlüğü yaşıyor. Şimdiler de yaşamın nasıl düzenlendiğini ve düzenin nasıl oluştuğunu anlamlandıramıyordu. Hatta anlamın ne olduğunu çok yeni keşfetmişti de denilebilir. Dünya kendi ivmesini korurken içinde olduğunun dünya olduğunu henüz kavrayabilmişti. Binlerce yıldır ortak kullanımda olan bu gezegen içerisinde zihnin aktifleşmediği milyonlarca canlıya ev sahipliği yapmıştı.
Zamanla adına acı dediğimiz zihin ve ruh karmaşası daha da anlamlanmıştı. Yaşanan yalnızca hissetmek ve baş edememek olarak gözüküyordu. Bunun derin anlamına girmek zaten yüzme bilinmemesine rağmen açık okyanuslara zincirlemiş yük gemilerinden atlayan kayıp varlıklara karanın halla var olduğunu inandırmaya çalışmak kadar anlamlı olabilirdi. İnançlara ve özgürlüklere verilen hakların üstünlüğüne inanırken sınırlamalardan kaçınılır. Ve şimdilerde kendisini bembeyaz bir odanın içerisinde uzanırken buldu, artık zihni olabildiğine özgür ve sakindi. Varlığını kanıtlama ihtiyacından sıyrıldıktan hemen sonra yaşanan bu özgürlük, şeker toleransı olan birinin çikolata nehrine düşmesi olarak betimlenebilir. Peki kelimeler neden bu kadar karışık ya da zihin bunu anlamlandırmana izin vermeyecek kadar neden sığ? Aktif yaşantıdan uzaklaştıkça fark edilen en net gerçek nedir?
En net olabildiğini düşündüğümüz tabirle yaşananı fark etmemek zihnin henüz kendini aktif duruma getiremediğini kanıtlar mı? Yoksa aktif zihin fark etmemenin körlüğüne mi kapılır?