Gül Bahçesinde Koşturmak
Her geçen dakikanın ardından yeni bir hatıra eklenir. Zaman sürekli ilerlerken geride kalanlar aklımızda kalıyorsa anılara dönüşür. Hatıralar şimdiyi hatta geleceği şekillendirir. Tecrübeye benzer aslında çoğu zaman bakıldığında, başka bir taraftan bakarsak eğer geriye dönemeyeceğimizi hatırlatır. Ondandır ki keşkelerin faydası yoktur. Yıllar önce yaşanmış ya da yaşanmamış olana duyulan özlem kalbinizi yormaktan başka bir işlevi yoktur. Diğer yandan da özlemeyi bırakmak istememizin özlemi bıraktıran bir geçerliliği yoktur. Kendine ait olduğunu düşündüğünüz anlar başkalarının hayaletleri ile doldurduğunuz da kendinize ait sesi duyduğunuzu sanırken başkalarına ait sesler dalgalanıyorsa zihninizde gerçekten kendinize ait midir? Anlar.
Anda kalan anıya dönüşemeyenlerde parçalarınızı farklı zamanlarda bıraktırır. Orada o zaman da asla yaşanmayan ya da yaşanmış ve tekrarı olmayacak hikayelere özlem duyar durursunuz. Yaşamak, takıldıkça geçmişin dikenli dallarına kanatır yaraları ve ruhu. Gül bahçesinde koşturulmayacağını ne zaman öğrenir ki insan ?
Anlar, anılara devrildikçe inatla geçmişin aynasından bakarken kendin olduğunu zanettiğine şimdide nefes almayı hatırlamanın güçlüğünde nereye savrulur? Savrulduğunu bilir mi?
Her an, anı ise eğer an nasıl yaşanır veda edeceğini bilerek sevdiklerine ve sevebileceklerine devam edebilmek nasıl gerçekleşir? Vedalar ve anılar kol kola girmiş hiç bitmeyen yollarıyla hikayeleri sırtlarında taşırken ellerini göğe açtığında yağan yağmur içinde ki ateşi söndürür mü?