ALENİ GİZLERİMİZ

İçinde yaşadığımız ülkemizde ve dünyada toplumun tümünü veya kısmını ilgilendiren insana, canlıya, mala karşı olumsuz eylemlerimiz konular, dereceler farklı olsa da ne yazık ki ‘‘aleni gizlerimiz’’ neredeyse olağan oldu.

21 Ağustos 2024 günü Diyarbakır Tavşantepe Köyün de (Mahalle) Narin adlı kız çocuğunun kaybolması ve devamında ölümü üzerine Neden, Nerede, Ne zaman, Nasıl, Kim veya Kimler tarafından öldürüldüğü sorularına cevap aranıyor. Elde edilen delillere dayanılarak açık kaynaklarda paylaşılanlardan öğrendiğimize göre; kayıp olma, öldürülme ve ölü bedenin bir dere kenarında kamufle edilerek saklanması sorularının cevapları bulundu. Neden ve Kim veya Kimler tarafından öldürme eyleminin gerçekleştirildiği sorusunun cevapları henüz bizler tarafından bilinilmemekte.

Kamuoyunda bir takım gerçekliği henüz tespit edilmemiş duyumlara dayalı söylenti, senaryolar TV kanallarında uzman, gazeteci görüşleri Narin çocuğun öldürülmesine, görmemesi gereken bir gayri ahlaki durumu görmesi sonucu öldürüldüğü görüşü hakim. Görülmemesi gereken gayri ahlaki durum ise aile içinde olduğu görüşü. Soruşturma ve yargılama sonucunda neden öldürüldüğünün cevabı bulunacaktır. Öyle ki soruşturma ve yargılamanın sonucunu etkilemek konuyu amacının dışına çıkartarak cinayeti siyasallaştırmak iktidarın üzerine yükleme çabasındalar. Bu köyde (mahalle) son seçimlerde farklı siyasi partilere oy verdikleri bilinmekte. Narin çocuğun ölü bedeni bulunmamış olsaydı siyasallaştırma çabaları daha da ileri taşınacaktı. Unutmayalım devleti güçsüz göstermek üzere yaklaşık elli yalan ihbarın yapıldığıdır.

            Gelelim cinayet ile ilgili gerçekleri gizlemeye, saklamaya çalışıldığının gerekçesi; feodal yapı ve bölge göz önünde bulundurularak cinayetle her durumu, anı gizlemeye çalışılmasını yok sayamayız. Narin kızımızla kamuoyu oluşmamış olsaydı aile içinde cinayet ört pas yani kapatılacağı yönündeki yoğun görüş ve bu görüşün açıkça dile getirilmesi olası bir durum. Suçu kimse kabullenmez. Yanlış anlaşılmasın bu davranışın doğruluğunu onamıyorum ve de kabul edilemez. Narin çocuğun ölümü ile ilgili neredeyse her vatandaşın bir görüşü mevcut. Neden, Kim veya kimlerce öldürüldüğünü senaryo edilmekte. Unutmayalım bunlar senaryo, yargı senaryo yazmayıp deliller üzerinden gerçeği tespit edecektir.

            İnsan olarak bir gerçeği bizler nasıl kamufle etmek, gizlemek ihtiyacı duyuyoruz; Cinayet işlemek büyük bir suç, Narin kızımızda olduğu gibi insan yerine koymamak, fert saymamak, canlı saymamak. Suçu, ahlaksızlığı, kabahati, kanunsuzluğu kendi yöntemlerimizle legal hale getirmek, toplumun duymamasını sağlamak, toplum içerisindeki saygınlığımızı, itibarımızı sahte, riyakar davranışlarımızla sürdürmek, ahlaklı ve etik görünmek ne yazı ki başarılarımız saymaktayız.

            Kim yok diyebilir; adam kayırma yok, kim der yalan söylemiyoruz, kim der torpil yok, kim der kollama yok, kim der açılan davada menfaat karşılığı davadan vaz geçilmiyor, kim der nüfus kullanılmıyor, kim der çıkar menfaat için her şey mubah görülmüyor. Kim der Narin kızımızı ölüme götürecek bir eylem yaptı da, suç işledi de, yaşam hakkını verenden önce kim veya kimler yaşamdan kopardı. Kendi hayatımızdaki gerçekleri nasıl gizliyor, saklıyor isek Narin kızımızın ailesinin de davranışı aynı. Doğru olan; yanlışımızı legalleştirmek hakkımız değil. Hani diyorlar ya gerçeklerin açığa çıkma gibi bir huyu var.

            Süleyman’ın tapınağına yapan Hiram elinin bir hareketi ile çırak, kalfa, ustayı organize etmiş. Tapınağın bitimine yakın çırak, kalfa, usta Hiramın elindeki gizemi ele geçirmek üzere Hiramı öldürdü.  

İhsan BİÇKİN