Kitaplarla Aramızdaki Bağ

Bu benim FİB Haber’deki ilk yazım olacak. Edebiyat hakkında, kitaplar ve yazarlar hakkında sohbet tadında yazılar yazacağım.

İlk yazımın konusu ise kitaplarla aramızdaki bağ hakkında duygu ve düşüncelerimi yazmak istiyorum.

Herkes tarafından bilinir kitap okumanın faydalarını, akla ilk gelenleri şöyle bir sayarsak:  

-Kelime dağarcığımızı genişletir,

-Stresi azaltır, 

-Empati kurmamızı sağlar. 

Daha birçok madde de sayılabilir. Ancak kitabın bu kadar çok etkileri olmasına rağmen okumayı seven toplum değiliz. Herkes kitabın bir arkadaş olduğunu söyler. Ama bir arkadaştan daha çok düşman olarak görüyoruz gibi. Bundan dolayıdır ki yazar eser denildiği zaman akla çok bilinenler gelir. Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı, Mehmet Rauf’un Eylül’ü ya da Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası gibi… Tabii bunların daha sık bilinmesinde lisedeki edebiyat dersin rolü çok büyük. 

Günümüzde kitaplarla aramızdaki bağ bu kadar zayıfken zamanında, 1940’lı yıllarda kütüphaneci olan ve halkı kitaplardan kopmaması için eşeğin sırtında kitap taşıyarak köy köy gezen Nevşehirli Mustafa Güzelgöz gibi bir örnek var.

Sene 1940’lar, teknolojinin gelişmemiş yıllarında kitap sevgisini arttırmaya çalışan bir kütüphaneci varken günümüzde bu kadar çok imkânların var olduğu zamanda okunmaması, kitap okumanın sıkıcı bulunması ne kadar üzücü. Belki de teknoloji bir yer de imkânken bir yerde de engel oluşturan bir faktördü.

İsmi geçmişken de Mustafa Güzelgöz’ün yaptıklarından bahsetmek isterim. Benim için örnek alınacak biri, inşallah onun gibilerin sayıları artar.

1940 yılında, II. Dünya Savaşı’ndayken 3,5 yıl boyunca Tokat’ta asker olarak görev yaptıktan sonra memleketine, Ürgüp’e döndü. Ürgüp’e döndükten sonra dönemin kaymakamın isteği üzere gençlere futbol dersleri verdi, karşılığında da Tahsin Ağa Kütüphanesi’nde göreve başladı. Kütüphanecilik hakkında hiçbir bilgisi yoktu aslında ama bunu bir bahane olarak görmedi. Kendini geliştirmek için gayret gösterdi. Hem kendini hem de halkın geliştirmek için çaba gösterdi. Kadınların kütüphaneye gelmesi için dikiş makineleri satın aldı, kurslar gerçekleştirdi. Ulaşamayan köylüler için kütüphaneyi eşek vasıtasıyla ayaklarına götürdü. 

Mustafa Güzelgöz’ün yaptığı şeylerden sadece bazıları olmakla beraber kitabın hayatımda önemli bir yer olduğunu gösteren değerli bir hemşerimiz. 

Aslında biz bir kitap okumaya üşenirken Mustafa Güzelgöz sadece okumakla yetinmemiş, okutmak için çaba göstermiş. Hatta çabasını Fakir Baykurt, Eşekli Kütüphaneci adlı kitabında yazmış. Dilerim Mustafa Güzelgöz gibi kitaplarla aramızdaki bağı güçlendiririz…